2 Şubat 2018 Cuma

Ocak Bilançosu



Ocak ayı çok verimli geçti. 13 kitap okudum tabii kızımın kitapları da var aralarında. Derslerin olmaması tabii bu durumda etkisi oldu sanırım. Artık eskisi gibi yolda kitap okuyamıyorum. Nadiren o da Kobodan okuyabiliyorum. Beyin olarak yorgun oluyorum.  Saatlerce ders anlattınca yolda müzik yada podcast dinliyorum. Ocak ayı güzeldi. Kızım ile çocuk kütüphanesine, sinemaya,tiyatroya gittik. Çok verimli bir ay oldu. Kısaca okuduklarımdan bahsetmek istiyorum: 


Yılın ve ayın ilk kitabı Bill Bryson'ın "Hemen Herşeyin Çok Kısa Bir Tarihi" kitabı. Popüler bilim kitapları son yıllarda popüler oldu. Bryson'un bu kitabı da bu türün en çok satanlarından. Kitap Big Bang'dan uygarlığın doğuşuna kadar meydana gelen olayları öz olarak aktarıyor. Kitap; Kozmosta Kaybolmak, Yerkürenin Büyüklüğü, Yeni Bir Çağ Doğuyor, Tehlikeli Gezegen, Yaşamın Kendisi ve Bize Giden Yol olmak üzere altı ayrı bölümden oluşuyor. Özellikle gençler için şahane bir kitap. 


Virginia Boecker'in "Cadı Avcısı" serisini ikinci kitabı olan "Kral Katili" etkileyici bir final yapıyor. Gönül isterdi ki seri üçleme olsaydı. Sevdiğim bir seri oldu. Cadılar, hortlaklar, şifacılar, büyücüler fantastik dünyanın en cazip öykülerinden biri. Boecker'in bir üçüncü kitabı daha dilimize çevrildi. Novella olarak tanımlanan kitap iki kitabın karaklerlerinin iki uzun öyküsünden oluşuyor: Av/Şifacı. Kitabın baskısı da ayrıca takdire şayan. 



Kızım ile ortak okuduğumuz kitaplar ise "Dahiler Sınıfı Steve Jobs" ve " Dahiler Sınıfı Leonardo da Vinci". Serinin basılmış Einstein kitabını da sipariş ettik ama henüz elimize ulaşmadı. Gördüğüm kadarıyla seri Newton, Marie Curie, Mozart ile devam edecek. Şimdiki çocuklar çok şanslı. Kitaplarn baskısı çok çekici. En okumayan çocuğu bile ikna eder. Anne babaların mutlaka çocuklarıyla aynı kitabı okumalarını öneriyorum. Paylaşmak özellikle kitap paylaşmak çok güzel. 



Antropoloji ve din alanında dört kitap okudum: Propp'un "Folklor, Teori ve Tarih", Brian Morris'in "Din Üzerine Antropolojik İncelemeler", Frazer'ın "Psişik İşler" ve maaelsef görselini bulamadığım Hikmet Tanyu'nun "İslamlıktan Önce Türklerde Tek Tanrı İnancı". Propp ve Frazer'in kitapları şahaneydi. Altını çizdiğim pek çok satır var. Dürüst olmam gerekirse Morris'in kitabı benim için erken bir kitap oldu. Biraz daha ön okuma yapmam gerekiyormuş. Başka okumalar yaptıktan sonra tekrar okumak niyetindeyim. Tanyu'nun kitabı e- kitap formatındaydı ve tezim için okudum. Alanında en önemli eserlerden. Tanyu efsanelerden yazıtlara kadar Türklerin tek tanrı inancının delillerini sunuyor.




Mitoloji alanında iki kitap okudum. Daha doğrusu birini yeniden okudum. Hesiodos'u tezim için yeniden okumam gerekti. Diğeri Behçet Necatigil'in ne zamandır okumak istediğim kitabı "Mitologya"ydı. İkisinden de ayrıca planladığım başka bir postta daha detaylı bahsetmek niyetindeyim. 




Bilenler bilir "Cinler" üzerine bir tez yazıyorum. Bu benim ikinci yüksek lisans tezim olacak. Bu dönemin sonunda savunmak niyetindeyim. Haluk Akçam'ın bu iki minik kitabı da okuma listemdeydi. Sahaflardan bulup almıştım. Sayfa sayısı az ama herşeyi sığdırabilmiş. Herkesin bana ilk sorduğu soru  "Korkmuyor musun?" oluyor. Korkmuyorum sanırım varlıklarına inanıyorum ve kendi dünyalarına saygılı olmak gerekiyor diye düşünüyorum. Umarım tezimi kitaplaştırabilirim.


Martı'nın vintage klasikleri çok güzel. Hep Amazon'da yada Barnes&Noble'da gördüğüm güzel baskılara benziyor. Bende sadece beş adet var arada bakıyorum başka kitapları bastılar mı diye yok. Martı'nın bu güzel vintage serisine devam etmesini istiyorum. Bu ayın klasiği Vadideki Zambak'tı. Lisede kısatılmış bir baskısını okumuştum. Ama romanın bir Anne Karenina ya da Madam Bovary tarzı olduğunu nedense unutmuşum işte bu yüzden yeniden okumakta fayda var. Aklımda Felix'in çocukça duyduğu hisler kalmış. Balzac'ın sanırım hala en sevdiğim romanı Eugénie Grandet. "Aşk-ı Memnu" romanlarında üzüntüden ölen ya da intihar eden hep kadınlar oluyor. Sonu farklı biten böyle bir roman anımsayan var mı? 

Siz neler okudunuz ocak ayında? Paylaşırsanız çok sevinirim :)

31 Ocak 2018 Çarşamba

2018 Planları





Instagram icat oldu blogger bozuldu. Blog yazamaz olduk. Bazen yazmayı o kadar çok özlüyorum ki... Dün gece yatağa yattığımda bu yazıyı yazmayı hayal ettim. Eskiden de yoğundum kızım daha küçüktü ama bloga yazı yazmak için mutlaka zaman bulurdum. Tüm suçu Instagram'a atmamak lazım yani. Her kitap bitirdiğimde bunu yazmalıyım diyorum ama yok motive edemiyorum kendimi yazmak için. Sonra okuduğum kitabın etkisi geçiyor yerini başka kitaba bırakıyor, sonra onu yazmak isteği geliyor böyle bir kısır döngü devam ediyor. Elimizde halbuki akıllı telefonlar da var oradan bile yazı yazılabilir. Hatta sırf kitaplarımı paylaştığım bir Instagram hesabı bile açtım thalassapolis ne okudum diye. Ama yok blogun keyfi başkaydı. Etkileşim vardı blog dünyasında. Bir sürü güzel insan tanıdım. O kadar özene bezene fotoğraf çekiyorum post yazıyorum  50 kişi beğenirse ne ala yorum bile yazan yok. Youtube kanalı açmayı düşündüm. Ama  "yutıbırlık" çok acayip birşey. O dünyada zaten pek öyle kitap sanat falan izlenmiyor. "Zara indiriminden neler kaptım", "ne kadar acayip tüketiciyim", "iventler" "vloglar" saçma sapan "çelinçlar" "çilekli linkler"... Yorekok izleyip you tube dan daha çok soğuyorum. Tabii çok faydalı paylaşımlarda var Barış Özcan kült ama az işte diğerleri daha çok izleniyor.
 
Nedeni niçini bir tarafa bırakmak lazım madem bu kadar yazdım devam ediyorum. Hala buralarda birileri var mı bilmiyorum. Hiç kimse okumasa bile ben kendimi iyi hissedeceğim. Belki o Instagram öncesi blogların havalı zamanı geri dönmeyecek ama olsun yazıyorum. (Steve Jobs iyi mi ettin bilmiyorum yine de R.I.P.) 



Planlarıma geri dönelim: 2018 de elbette daha çok kitap okumak daha az internet ve sosyal medya olacak. Bir şekilde neden bilemiyorum facebook hesabımı kapattı baştan bir kızdım, mail attım geri almak için sonra baktım zamanım artıyor. 600 küsür arkadaşım vardı en son. Zamanlı zamansız etiketlenmeler, yorumlar falan oh biranda kurtulmuşum. Ondan mıdır bilemem ama 2017 de 100 kitap okudum. bu sene de hedefim 100 kitap.



Peki neler okumak niyetindeyim. Öncelikle her ay mutlaka bir klasik okunacak. Öğrencilerime kitap önermeyi çok seviyorum. Özellikle klasikleri. Ancak son zamanlarda çoğunu unuttuğumu farkettim. Bir de ben lisedeyken okudum büyük kısmını bu kadar özenli tam basılmıyordu. İş Bankası, YKY ve Can yayınları hem çevirileriyle hem de baskı kaliteleriyle gerçek klasik keyfini vaad ediyor. Hal böyle olunca yeniden okuduklarımı okumaya başladım. Geçen sene başladım ama çok düzenli olmadı. Bir de benim en büyük eksiğim Türk Edebiyatı. Türk Edebiyatının klasiklerinde epey bir eksiğim var. bu nedenle bir ay yabancı bir ay Türk klasiği okuyacağım.

Bir diğer niyetim İnce Memed okumak.  O kadar üzerinden zaman geçti ki... Kütüphaneden ödünç alıp okumuştum bu nedenle kütüphanemde yok. Yazın okumayı en çok istediğim seri.


Bir başka tekrar okumak istediğim seri ise 1998 yılında okuduğum "Yerdeniz". Yazarı Ursula K. Le Guin'i henüz çok yeni kaybettik. Ne zamandır yeniden okumayı çok istiyordum Le Guin vefat edince bu yaz mutlaka okumalıyım diye karar verdim. 


Geçen sene başladığım ama maalesef devam edemediğim Say Kitap Fikir Mimarları dizisi. Seri şahane ve ben kimden başlasam bilemediğim için kronolojik okumaya karar vermiştim. Sokrates ile başladım Platon ile devam ettim. Ama Aristoteles'te kaldım gözüm korktu. 560 sayfaydı ve ben her ay bir Fikir Mimarı okuyacaktım. Aristoteles hala okunacaklar arasında bekliyor. Her ay olmasa da iki ayda bir okumak istiyorum çünkü çok değerli bir seri. 

Sonra canım Biblio ile planlarımız var onlar netleşince yine yazmak isterim. 


Bir de yine yakın zamanda kaybettiğimiz Umberto Eco ayı yapmak istiyorum. Gülün Adı'nı da okumayı çok ama çok özledim.  

Eğer bu yazıyı okuduysanız çok mutluyum ve siz de planlarınızı yazarsanız çok daha mutlu olurum. Bol kitaplı günler...




20 Nisan 2016 Çarşamba

O Geri Döndü - Timur Vermes


Beni aylar sonra yazmaya teşvik eden kitap. Son günlerde gerçi snapchatte kitap yorumları ve tanıtımları yapıyorum ve bu beni çok mutlu ediyor. Çok da güzel geri dönüşler aldım bu konuda devam etmem için. Ancak bir yandan da bloga da bu kitabı yazmak istiyorum. Blogger paneline girince bir sürü yorumun benim onayımı beklediğini görünce hala okunuyorum diye düşündüm. Çok mutlu oldum. Eski günlere döndüm. Bloga yazmak için kitabın bitmesini iple çektiğim günlere. 

Asıl meseleye gelirsek son aylarda okuduğum en keyifli en yaratıcı kitap. Hitler çoğu insan için nefret edilen bir figür ama benim çok merak ettiğim bir anti kahraman. Ne zaman onunla ilgili bir filme, belgesele, makaleye yada kitaba rastlasam hemen ilgimi çeker izler veya okurum. Bu kitabı ilk gördüğüm ve konusunu okuduğum an işte dedim yıllardır merakla yazılmasını beklediğim kitap nihayet yazılmış. Ben hep böyle bir kitap yazmayı hayal ederim. Geçmişte yaşamış ünlü biri günümüze gelse neler yaşardı. İşte bu kitap tam da bunu anlatıyor. 

Hitler 2011 yazında Berlin'de boş bir arazide uyanır. Neler olduğunu anlamaya çalışırken bir büfeci ona yardım eder. Bir takım bağlantılar kurar ve Hitler bir anda kendini televizyon programında bulur. Arada işler karışsa da you tube da tıklanma rekorları kırar ve Führer için yepyeni bir kariyer başlar.

Çok hoş esprili ve rahat bir dil ile yazılmış. Eğer siz de benim gibi Hitler'e bir merakınız varsa mutlaka okuyun. Çok keyifli, hala bu satırları yazarken gülümsememe neden oluyor. Kapağa da bayıldım çok güzel. Okursanız lütfen yorumlarınızı yazın. 

Sıcağı sıcağına kitap yorumlarım snapchatte : thalassapolis 

İzleme önerileri: 



Ve ayrıca You Tube'da "Nazilerin Karanlık Dünyası" adıyla bulabileceğiniz belgesel serisi her bölüm birbirinden güzel. 


Timur Vermes - O Geri Döndü
 Pegasus Yayınları, 2014, İstanbul, ISBN: 978-605-343-317-0, 406 sayfa



15 Temmuz 2015 Çarşamba

Anadolu Medeniyetleri Müzesi


Müze gezmek benim için bir tutku ve işimin parçası. Saatlerimi harcayabilirim. Kızım da bana benziyor o da çok seviyor. Müze gezmeyi sevdiğim kadar müze mağazalarından alış veriş yapmayı da çok seviyorum. Blogumda artık bu alışverişlerime de yer ayırmaya karar verdim. Belki beğendiğiniz bir şey olur fikir verir.  Yeğenimin mezuniyeti nedeniyle (ki çok gururlandık Hacettepe İngilizce Uluslararası İlişkiler Bölüm 3. olarak mezun oldu) Ankara'ya gittik geçtiğimiz haftalarda. Yeni restore edilen müzeye gittik Almina ile. Müze gezimizi aşağıdaki slaytlardan takip edebilirsiniz. 





Gelelim müze  mağazasından aldıklarıma. Elbette müzenin bence en güzel eserlerinden biri Törensel Güneş Kursu.



 Atina kentinin sikkesi şeklinde küpe.


 Geçen bir arkadaşım "Ya bu arkeologların olmazsa olmazı bez çanta mı?" diye sordu. Evet nedense çok severiz :) ufak bir bez çanta koleksiyonum var. Bu da yeni parçası.


 Kart almadan asla çıkmam :) 


 Bu kaleme ba-yıl-dım Sparta miğferi şeklinde ucu ve minik bir de not defteri aldım. Kalem ama çok güzel. 


 Siz benim buzdolabı gördünüz mü? Ben de göremiyorum zira üstü magnet dolu bir gün onu da paylaşayım :) 


 Taklit bir sikke. Nümizmatik Hocam'ın kulakları çınlasın. Bize ders anlatırken elinde 2000 yıllık paraları tutar yeri gelince de "bak işte bu" derdi. Biz de bir gün ekmek alırken bir drahmi verecek diye gülerdik. 


Ayraçlarım olmadan asla. Bunlar da koleksiyonumun yeni cicileri. 

Siz en çok neyi sevdiniz :) 

14 Temmuz 2015 Salı

Ağlamak İstiyorum


2000'li yılların başında İzmit Real AVM'de D&R açılmıştı. Çok mutlu olmuştum. Artık CD, Kitap almak için İstanbul'a gitmeye ya da Antalya'ya dönmeyi beklemeye gerek yoktu (Antalya'da okuyordum). Hatırlıyorum neredeyse yaz tatilimi D&R'da geçirmiştim. O sıralarda bir diğer mutluluğum Carrefour AVM'deki İnkılap Kitabeviydi. Ben hep oralardaydım. Ama nedense sonra peşi sıra kapandılar. Çok mutsuzdum. Sonra okulum bitip İzmit'te dönünce daha da mutsuz oldum. Neyse ki İstanbul yakındı. Çalışmaya başlayınca internetten kitap almaya başladım. Ama elbette eline alıp biraz göz atmanın keyfi bir başka. Yıllardır "keşke yeniden açılsa" dedik durduk İzmit'li kitap kurtları olarak. Veeee nihayet Symbol AVM de artık yine yeni yeniden bir D&R' ımız var. Çok da güzel. Hemen fotoğrafını çekip Instagramda paylaştım :) Fotoğraf çekerken çevremdekiler biraz tuhaf tuhaf baktılar :) 

Hemen alış veriş yaptık. En sevindiğim şeyse Sabit Fikir'i fellik fellik aramak zorunda kalmayacağım. 5 liraya da çok güzel kitaplar vardı ben Dünya Ağrısı'nı aldım. Instagram'da fotoğrafı paylaşınca "Aaa İzmit'te nasıl D&R yok muydu?" diye yorumlar geldi. Ya işte böyle şok edici bir durumdu çok şükür bitti :) 




12 Temmuz 2015 Pazar

Buket Uzuner - Uyumsuz Defne Kaman'ın Maceraları Su

 
 
 
Uzun zamandır okumuyordum Buket Uzuner'i. Çok sevdiğim iki kitabı Kumral Ada Mavi Tuna ve İki Yeşil Su Samuru'nun tadı hala damağımda. Öneri isteyen pek çok arkadaşıma bu kitapları önermişimdir. Ama sonra nedense Buket Uzuner'in yeni kitaplarını almak okumak çok istememe rağmen araya başka şeyler girdi. Lisans tezi, yüksek lisans tezi, dersler v.b. Ta ki ikinci yüksek lisans tezim için araştırma yaparken tekrar karşılaşana kadar. Şamanizm ile ilgili bir araştırma yaparken buldum Defne Kaman'ı. İlk çıktığı zaman görmüştüm kitabı incelemiştim okumalı demiştim. Ama onlarca sayfalık kitap listemin minik bir maddesi olarak kalmıştı. Şamanizm olunca konu hemen aldım şans eseri kitabı sipariş ettiğim zaman ikinci kitabı Toprak da çıkmıştı onu da aldım. Kapak tasarımı şahane. Good Reads'de biraz olumsuz eleştirilmiş kitap. Ben çok severek okudum. Eski Türk inançlarına tam bir saygı duruşu niteliğinde. Şimdiye kadar ilgi duymayanlara temel bilgi veriyor ve en azından başka şeyler özellikle de Kutadgu Bilig'i okumaya teşvik ediyor.
 
Bu kitabı okurken aklıma bir soru takıldı. Lisedeyken bize verilen edebiyat derslerinde neden kitabı okutmak yerine kitap konusunda hiçbir fikir vermeyen, kitaptan alınmış bir kaç sayfa okutulurdu acaba? Örneğin edebiyat dersinde Homeros'un İlyada'sı konusu işlenirdi. İlyada'dan bir kaç sayfa okunur geçilirdi. Ben kişisel ilgim nedeniyle İlyada'nın tamamı okumuştum lisedeyken. Üniversiteye başladığımda 32 kişilik sınıfta Hocamız "Kim İlyada'yı okudu?" diye sorduğunda tek ben el kaldırmıştım. Bölümümüz Eskiçağ Dilleri idi. Neden bir hafta boyunca herkes İlyada'yı okuyup sonra üzerinde konuşmazdı. Ya da diğer eserlerde. Sadece bir hocam bana dönem ödevi olarak kitap incelemesi vermişti. Bu en severek yaptığım dönem ödeviydi. İlk dönem "Notre Dame'ın Kamburu" ikinci dönem de "Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç"ı seçmiştim.
 
Gerçi nedenini biraz anlıyorum. Üniversitedeki öğrencilerime (Arkeoloji Bölümü) ne zaman böyle okuma ödevi versem ki genelde onlar da İlyada okumamış olarak Üniversite'ye geldikleri için İlyada'yı okuma ödevi veriyorum, mırın kırın ediyorlar. Hatta bana "Hocam kitap okumasak Troy filmini izlesek" diyorlar. Demek lisedekilere okutmak daha zor olmalı. Bu konuya nereden geldim; Kutadgu Bilig'i çok iyi bilmeme rağmen hiç bir zaman başından sonuna kadar okumadım. Kim bilir daha neler kaçırıyoruz. Bir kitap kurdunun en büyük üzüntüsü ve korkusudur. Yeterince hayatı boyunca kitap okuyamamak. Bu nedenle Buket Uzuner güzel bir şey yapmış böyle değerli bir eseri ve satır aralarında geçen başka kitapları okuma isteği yaratmış. Bu bakımdan başarılı bulduğumu söyleyebilirim. Diğer yandan eleştirdiğim tek nokta sembollerin çok gözümüze sokulması. Adları, soyadları ve diğer bazı isimleri çok simgesel buldum. Bu öykünün inandırıcılığını biraz yitirmesine neden olmuş bence. Onun dışında Toprak'ı okumak için sabırsızlanıyorum. Tatilde yanımda götüreceğim.
 
Uyumsuz Defne Kaman'ın Maceralarının ilki Su, ikincisi Toprak dediğim gibi yeni basıldı. Onun da kapağına bayıldım. Su'yu okumaya zor bir gecede başladım. Kızım bademcik ameliyatı olmuştu. O gece haliyle ateşini kontrol etmek için eşimle nöbetleşe başında bekleyecektik. Üçe kadar ben bekleyecektim. İşte o gece okumaya başladım. Çok şükür kurabiyemin ateşi hiç çıkmadı normal bir gece geçirdik. 
 
Gazeteci Defne Kaman bir yaz gecesi bindiği vapurdan arkasında bir iz bırakmadan kaybolur. Komiser Ümit Kaman bir anda olayların içinde kendini bulur. Elindeki ilk ipucunu sahaf arkadaşı çözer. Ancak iş daha da garip bir hal alır. Defne Kaman'ın ailesinden Umay ninesi gizemi daha da arttırır. Komiser Ümit bir yandan bu işi çözmeye çalışırken diğer yandan aşkı için mücadelede etmeye başlar. 
 
Şamanizm'e ilginiz varsa kesinlikle öneririm. Çok da güzel bir yaz kitabı.
 
Ayrıca Buket Uzuner'in katıldığı ve Şamanizm'in konuşulduğu Öteki Gündem'in bu bölümünü de izlemenizi öneririm.
 
     
 
 
 
Buket Uzuner - Uyumsuz Defne Kaman'ın Maceraları Su
Everest Yayınları, 2014, İstanbul, ISBN:978-605-141-003-6, 329 Sayfa
 

21 Mart 2015 Cumartesi

Y.Hakan Erdem - Tarih-Lenk

 
 
Y. Hakan Erdem ve Cemil Koçak son dönemlerde ilgi ile takip ettiğim tarihçiler. Ne zaman boşluk bulsam hemen eski programlarından birini açıp izliyorum. En son 360 tv'de program yapıyorlardı. Sanırım bir süre ara verdiler. Bu konu ile ilgili tweet bile attım "Program yok mu?" diye :) Üslupları bir harika ve sanırım iyi de dostlar aralarındaki enerji müthiş.
 
Tarih-Lenk ilk basıldığı zaman çok ilgimi çekmiş ancak bir türlü okuyamamıştım. Geçenlerde kütüphanede dolaşırken denk geldim ve hemen aldım. Y. Hakan Erdem bir programda Halide Edip'in anılarının İngilizcesi ile Türkçesi arasındaki müthiş farklardan bahsettiğinde kitap ilgimi daha da çekmişti. Zira kitapta bu farkları anlatıyordu. Sadece bunlar mı? Koskoca Abdülhamit'in telgrafın ülkeye geldiğinden habersiz oluşu, anlı şanlı tarihçilerin meta-metinleri ile kaç kitap bastıkları, intihaller, düpedüz uydurmalar neler neler...
 
Y.Hakan Erdem'in şahane üslubu ile bayıla bayıla çoğu zaman kahkahalarla okudum bu şahane kitabı.
 
Hakan Hoca, Türkiye'de pek de olmayan eleştiri türünde kaleme aldığı bu kitap tüm tarih severlere iyi gelecek. Ben çok sevdim. Teze başlamışken bana ayrıca iyi geldi özellikle bilimsel yazı yazmanın detayları ile ele alındığı VI. Bölüm.
 
Dediğim gibi kimi paragraflar öyle komik ki okurken etrafımdakiler ne okuyor acaba diye elime baktılar :)
 
"Gelelim Mahmud'un fotoğrafı işine. İnsanın "Aa keşke renklisini astırsaydı! Photoshop'la da sağını solunu düzelttirseydi, daha etkileyici olurdu!" diyesi geliyor."
 
Kitabı Üniversite'nin kütüphanesinden ödünç aldım ama ilk fırsatta kendime alacağım böyle bir kitapsız kütüphane çok eksik kalacaktır.
 
 
Kurabiyemle Starbucks'da Cinderella filminin seasını beklerken
 
 
 
Y.Hakan Erdem - Tarih-Lenk
 
Doğan Kitap, 2009, İstanbul, ISBN:978-605-111-062-2, 360 Sayfa
 



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...