
Pierre Bayard
Doğan Kitap
2003 İstanbul
ISBN: 975-293-116-2
165 Sayfa
Çeviri: Doğan Yurdakul
Ölümle Randevu (Appointment with Death)
Agatha Christie
Altın Kitaplar
2007 İstanbul
ISBN: 9789752108851
240 Sayfa
Çeviri: Gülden Suveren
Poirot haftasının ikinci kitabı Ölümle Randevu idi. Ölümle Randevu benim en sevdiğim arkeolojik mekanların başında gelen Petra’da geçiyor. Roman 1938 yılında yayınlandı. Nil’de Ölüm ile kıyaslanır. Roman Poirot’nun bir konuşmaya şahit olması ile başlar. Kudüs’te Süleyman Oteli’nde kalan turist kafilesi içinde garip bir aile dikkat çeker: Boynton’lar. Otoriter, hastalıklı, şişman Bayan Boynton ve çocukları tuhaf bir ailedir. Çocukları annelerinin izni olmadan kimse ile konuşamaz, bir yere gidemezler. Onların bu tuhaf hallerine üzülen yeni doktor olmuş Sarah King ve ünlü psikiyatr Doktor Theodore Gerard aralarında ailenin durumlarını tartışırlar. Sarah King ve Doktor Gerard Petra’ya gitmeye karar verirler. Onlara Lady Westholme ve Bayan Pierce de katılır. Petra’ya geldiklerinde Boynton’larla karşılaşmaları tam bir sürpriz olur. Yemekten sonra annelerinden “Gidin dolaşın” emri alan çocuklar şaşırırlar. Bu emre itaat ederler. Yürüyüşe çıkan aile üyeleri kampa farklı saatlerde dönerler. Akşam yemeğinde Bayan Boynton’un öldüğü anlaşılır ve Poirot sahneye çıkar. Kadını öldürülmüş olacağına dair tek ipucu bileğindeki iğne izidir.
Katili bu sefer bulduğumdan emindim ama sonuç gene şok edici oldu benim için. Bayan Boynton da o kadar itici bir karakter ki kimse öldürmese ben rahatlıkla öldürebilirdim. Bana Boynton ailesi Andrews’un Çatı romanındaki karakterleri hatırlattı. Çok severek okudum.
Nil'de Ölüm (Death on the Nile)
Agatha Christie
Altın Kitaplar
2007 İstanbul
ISBN: 975-405-961-6
192 Sayfa
Çeviri: Gülden Suveren
Son kitap daha önce de okuduğum Nil’de Ölüm. Yakın bir zamanda filmini izlemiştim ve anımsayamadığım bazı detaylar vardı. Onları hatırlamak ve benim için her zaman özel bir yeri olan Mısır’a bir yolculuk yapmak için tekrar okumak istedim. Benim kitabım eski bir baskısıydı. Ancak eski Christie kitaplarım annemde ve geçen haftada ona gitme fırsatım olmadığı için yeğenime hediye ettiğim yeni baskısını okudum. Benim en sevdiğim Agatha Christie romanlarından biridir. Film uyarlaması da gayet başarılı.
Çok güzel ve zengin bir genç kız olan Linnet Ridgeway’e arkadaşı Jacqueline de Bellefort nişanlısını eve kahya olarak işe almasını rica eder. Başta gönülsüz olan Linnet arkadaşının nişanlısı Simon Doyle’u görünce fikrini değiştirir. Birkaç ay içinde Linnet ve Simon evlenirler ve balaylarını geçirmek için Kahire’ye gelirler. Haklı olarak Jacqueline bu olayı sindiremez ve intikam almak için her yerde onları takip eder. Jacqueline’den kurtulmak için gizlice Poirot’nun da içinde bulunduğu gemi ile Nil’de bir yolculuğa çıkarlarsa da kurtulamazlar. Bir gece Simon ve Jacqueline arasında tartışma çıkar. Simon’u yaralayan Jacqueline sinir krizi geçirir. Olayın sabahında ise Linnet’in öldürüldüğü anlaşılır. Poirot katilin peşine düşer. Çözüm ise yine şaşırtıcı ve etkileyici.
Şimdiye kadar hiç Agatha Christie okumadıysanız okumanızı öneririm. Benim ve arkadaşlarımın okuduklarından birini seçin ve Poirot ile tanışma şerefine erişin. :)
Kitapda Kafka'nın bir uzun öyküsü Ceza Sömürgesi, bir kısa öyküsü Yasanın Önünde, nispeten biraz daha uzun iki öyküsü Açlık Cambazı ve Hüküm öyküleri yer alıyor.
Kafka'nın Dönüşüm öyküsü çok bilinmesine ve öne çıkmasına rağmen "Ceza Sömürgesi" Dönüşüm'den çok daha etkileyici. İnsanda buz gibi bir duş etkisi yapıyor. Öyküde idama mahkum edilenlerin cezalarını infaz eden bir subay ile sömürgeyi incelemeye gelmiş bir gezgin arasında geçen bir konuşmaya şahit oluruz. Subay, gezgine bir alet hakkında bilgi verir. Başta önemsemediğimiz bu aletin işlevini öğrendiğinizde öykü sizi içine daha doğrusu bir girdaba çekiyor ve ne olduğunuzu anlamadan en sonunda sizi dışarı fırlatıveriyor. Çok fazla detay vermek istemiyorum mutlaka okumalı diye düşünüyorum. Kafka'nın bu öyküsünün benim meşhur "Ölmeden Önce Okunması Gereken 1001 Kitap" listesine girmemesi beni hayal kırıklığına uğrattı. Ceza Sömürgesi'siz bir liste düşünemiyorum.
İkinci öykü "Yasanın Önünde". Dava'yı okuyanlar bilirler Katedral'de bölümünde rahip Josef K.'ya bir öykü anlatılır. Kitapdaki ikinci öykü rahibin anlattığı öykü. Hayatta okuyabileceğiniz en kısa ama en can alıcı öyküdür sanırım. Dava'yı okurken de etkilenmiştim. İnternette dolaşırken orjinalini buldum. Almanca okumak çok daha zevkli. Hele bu cümle: "Hier konnte niemand sonst einlass erhalten, denn dieser eingang war nur für dich bestimmt. ich gehe jetzt und schließe ihn." (Burada, senden başka kimse giriş izni alamazdı, çünkü bu giriş sadece sana ayrılmıştı. Şimdi gidip onu kapatıyorum.)
Üçüncü Öykü "Açlık Cambazı". Kafka'nın insanı sarsan öykü kurgusu burada da karşımıza çıkıyor. Aç kalarak sanatını icra eden bir cambaz anlatılıyor. Sonu gene şok edici.
Son öykü "Hüküm". Kafka'nın baba problemini yansıtan ve yine sarsıcı bir öykü.
Mutlaka okuyun, Kafka hiç okumadıysanız bence Dönüşüm'den değil Ceza Sömürgesi'nden başlayın, sonra da roman olarak Amerika'yı okuyun. Kafka detayları daha sonra...
Not: Bu hafta Poirot Haftası. Agatha Christie'nin zeki detektifi ve edebiyat tarihinin belki de en ilginç ve en ünlü kahramanı konuğumuz. İyi okumalar...