Lüsyen
Can Dündar
Can Yayınları
2010, İstanbul
ISBN 9789750712333
541 Sayfa
Malum bu sene Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde Yüksek Lisans yapıyorum. O kadar keyifli geçti ki bu dönem çok yoğun olmama ve bloglarıma zaman ayıramama rağmen. İtiraf etmem gerekirse bir kitap seçerken genelde Batı Edebiyatını tercih ettim. En sevdiğim şiirler hep yabancı şairlerin şiirleri oldu. Biraz da Klasik Filolog olmamanın verdiği bir etki sanırım. Türk Edebiyatı hep ikinci planda kaldı. İyi ki yüksek lisansa başlamıştım diyorum şimdi...
Bu sene aldığım derslerden biri "Yenileşme Döneminde Şiir " dersi idi. Hocam bana bir seminer konusu verdi. Konum: Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Recaizade Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamid'in şiirlerinde değişen temalar.
Konu çok hoşuma gitti ve hemen çalışmaya başladım. Abdülhak Hamid'i herkes gibi ben de Makber ile tanıyordum. Tabii bu semineri hazırlarken şairlerin hayatlarını da okuma fırsatı buldum. İçlerinde en çok Abdülhak Hamid beni etkiledi. Özellikle aşk hayatı ile... O sırada aklıma geldi Can Dündar'ın yazdığı Lüsyen kitabı. İlk çıktığı dönemde okumamıştım. Seminerim bitince okumaya karar verdim. Gayet de güzel bir not alıp tatil başlayınca kitabı okudum.
Abdülhak Hamid tam bir entellektüel. Hem doğu hem de batıyı iyi bilen bir aydın. Genç yaşta kaybettiği eşi Fatma için yazdığı Makber şiiri ile Türk Edebiyatında ilk defa metafizik bir konu olan ölüm konusunu işliyor. Fatma Hanım'ın ölümünden sonra iki evlilik daha yapan Hamid döneminde Şair-i Azam (Büyük Şair) olarak anılıyor.Yurt dışında çeşitli görevlerde yer alıyor. 1912 yılında Brüksel de Lucienne ile tanışır. Kısa sürede aralarında büyük yaş farkı olmasına rağmen aşık olurlar. Birinci Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı tam bir karmaşa içinde aşklarını oradan oraya taşırlar. 1920 yılına geldiklerinde Lucienne ile ayrılırlar, İtalyan bir kont ile evlenen Lucienne mutlu olamaz, kontun ailesi oğullarını mirastan mahrum bırakır. Bir süre İstanbul'a gelirler yapamazlar geri dönerler. Lucienne Hamid'i unutamaz sürekli yazışırlar. Hamid mektuplarında sürekli Lucienne'i geri çağırır. Nihayetinde bir daha ayrılmamak üzere 1927 yılında geri döner.
Can Dündar benim sevdiğim bir yazar. Belgesellerini de çok severim. Bu kitabını gerçekten çok sevdim. Kurgudan uzak belgesel tadında yazılmış. Hamid'in şiirleri, fotoğrafları ile bezenmiş. Kitap okumak ile belgesel izlemeyi birleştirmiş. Bu görkemli aşkı sade ama etkilyeci bir biçimde yazmış. Abartıdan uzak olması benim en sevdiğim yanı oldu.
Can Dündar'ı severdim , sonra birden aramıza işleri girdi , çzgisini bozdu , ben de çok merak etmeme rağmen bu kitabını okumadım ama kırgınlığım geçsin okuyacağım:)
YanıtlaSil:)) umarım seversiniz
YanıtlaSilCan Dundar in okudugum ilk ve tek kitabidir Lusyen.Anlatimi ve icerigi cok guzeldi.Sair-i azami bu kitapla daha yakindan tanidim ve sevdim.Keske yuz yilin asklari belgeselinde Lusyen ve Abdulhak Hamiti de isleseydi cok guzel olurdu.Sevgiler DERYA
YanıtlaSilAynı şeyi ben de düşündüm Sevgiler :)
Sil