Yürekteki Hayvan (Herztier)
Herta Müller
Telos Yayıncılık
1996, İstanbul
ISBN: 975-545-084-X
201 Sayfa
Çeviri: Çağlar Tanyeri
Tilki Daha O Zaman Avcıydı (Der Fuchs war damals shon der jager)
Herta Müller
Telos Yayıncılık
2009, İstanbul
ISBN: 975-545-101-3
228 Sayfa
Çeviri: Nesrin Oral
Yıl 1989 bir karı koca endişe ve korku dolu gözlerle bakınıyorlar. Çocukluğuma kazınmış üç görüntüden biridir bu (diğerleri Challenger Uzay mekiğinin infilak etmesi ve Çernobil) sonradan öğrendim onların kim olduğunu: Bu yaşlı karı koca Çevuşeskular'mış ve o görüntüler kurşuna dizildikleri andan önceki görüntüleriymiş.
Uzun zaman olmuş kitap yorumu yazmayalı. Bu uzun aradan sonra zor bir kitap ile başlasam da özlemişim. Biz sanırım Sevgili Özgür ile yağmurdan kaçarken doluya tutulduk. Şiir yorumlamak zor olduğu için bu sene Nobel ödülünü alan Tomas Tranströmer yerine Herta Müller okuyalım dedik ama bu seferde şiirsel bir düz yazı ile karşılaştık. Her iki kitabı aynı yazıda yazmaya karar vermiştim ki Özgür'ün de aynı şeyi yaptığını gördüm. Henüz etkilenmemek adına Özgür'ün yazısını okumadım sadece ilk paragrafına bir göz gezdirdim. Okumak için sabırsızlanıyorum.
Herta Müller için çok hevesliydim. Çok merak ediyordum. Uzun da bir ara verdiğim için okumaya büyük bir heves ile başladım. İlk Yürekteki Hayvan'ı okudum. Ancak diğerini okumasamda olurmuş sanırım. Aynı romanı okuyor gibiydim. Elbette bir edebiyatçı her zaman en iyi bildiği dünyayı anlatır ama Herta Müller'in Romanya'nın Çavuşesku günlerini tekrar tekrar yazması, aynı metaforları kullanması bana biraz fazla geldi. Tarzı zaten oldukça karamsar ve kaotik, romanlar birbirine girift bir yığın metafor ile dolu. Yürekteki Hayvanı daha çok beğendiğimi söylemek isterim. Belki aynı şeyleri ikinci kez okumak beni sıktığı için Tilki Daha O Zaman Avcı'yı sevmemiş olabilirim. Belki ilk onu okusam aynı şeyi Yürekteki Hayvan için düşünebilirdim.
Romanlar kabaca diktatörya dünyasını ve insanların yaşadığı zorbalığı anlatıyor. Ancak bana yaşanmış deneyimlerden ziyade distopik bir romanmış gibi geldi. Romanları klostrofobik bir dünyayı betimliyor. Herta Müller'in Nobel ödülünü almasını ise tıpkı Orhan Pamukta olduğu gibi siyasi nedenlere bağlıyorum. Gerçi Herta Müller ile Orhan Pamuk'u karşılaştırınca Orhan Pamuk çok çok daha iyi.
Herta Müller okumak isterseniz iki alternatiften Yürekteki Hayvan'ı okumanızı öneririm. Diğer kitapları dilimize çevrilmediği için çok keskin şeyler söylemek istemiyorum umarım diğer kitapları daha farklıdır.
Bir sonraki Nobel durağımız yine Alman edebiyatından: Thomas Mann...
ohh be sonunda Thalassapolis ve yorumlarıyla buluştuk :)
YanıtlaSilO görüntü benim de gözlerimin önüne geldi simdi tekrar...
YanıtlaSilYazarin yazimda aktarmaya calistigim politik konumlanisini bir yana koyarsam, edebi acidan da tatmin oldugumu söyleyemeyecegim.
Thomas Mann ile bulusmamizin cok daha tatmin edici olmasi dilegiyle...
P.s. Umarim sinavin istedigin gibi sonuclanmistir.
Sevgili Gizem teşekkür ederim :))
YanıtlaSilSevgili Özgür yazını okudum yorum yazarken hata verdi yazamadım internette bir sorun var yazımda dile getiremediğim şeyleri dile getirmişsin sanırım ikimizin yazısı birbirini tamamlamış kesinlikle katılıyorum ne edebi olarak ne de siyasi olarak yeterli bulamadım Nobele yazık olmuş. Thomas Mann kesinlikle çok daha iyi gelecek bize Büyülü Dağ muhteşemdi. Yazımda sana teşekkür etmeyi atlamışım kitaplar bu sefer tatmin etmese de seninle okumak her zaman ki gibi keyifliydi teşekkür ederim.
Maalesef sınav istediğim gibi geçmedi :( marta kaldı umutlar
Sevgiler...
Ne Okudum'da yeni yazı görmek ne güzel. :) Keyifle okudum canım.
YanıtlaSilUzun zaman önce, yozlaşmayı anlatan Buddenbrooklar'ı okumuş ve oldukça başarılı bulmuştum.Değişen Kafalar'ı okumak niyetindeyim.Büyülü Dağ'ı da listeme ekledim.
YanıtlaSilBu yorumlar çok değerli oldu, Herta Müller okumayı en sona/şansa bırakacağım artık. Orhan Pamuk hakkındaki yorumuna da göz kırpıyorum :)
YanıtlaSilMann'ı merak ediyorum ben de. Önce sen okuyacaksın gibi görünüyor :)
Canım Biblio teşekkür ederim :)
YanıtlaSil@cnl Büyülü Dağ gerçekten büyülü bir yolculuğa çıkarıyor insanı biraz uzun olsa da ben severek okumuştum.
@N.Narda Mann okumamız kısmetse 2012 Haziran ayında olacak belki birlikte okuruz ;)
Sevgiler...
Listeme eklemiştim
YanıtlaSilbkn http://www.ebediedebiyat.blogspot.com/2011/12/2011den-devredenler.html
başı var sonu yok ...:)
Herta Müller, edebi acıdan yetersiz gelmis size. Evet belli ki epeydir kitap okumamissiniz. Herta'ya 'distopik' sıfatını eklemeniz de üzgünüm ama literatürde bir ilk. Sözcükleri böylesine gelişi güzel , anlamlarından soyutlayarak kullanmaya devam edeceğinize bence bir süre bu yazma ediniminize ara verseniz daha iyi olur. Tabii nacizane tavsiyem bu. Takdir size ait!
YanıtlaSilBasit kurgulara takılan , iki kitap okuyunca kendine elestri alanında da hak gören biri olarak Herta' nin metinlerini yorumlayacaginiza bence ' edebiyat' in tanımından başlayın dersinizi çalısmaya...
Saygılarımla
Emir Bilgin
Twitter: karekedi
@Emir Bilgin ben burada kendimi eleştiri ustası ilan etmedim naçizane okuduğum kitaplar hakkında ne düşündüğümü yazıyorum. Keşke siz biraz blogumu okusaydınız da blogumu açma nedenimi öğrenseydiniz. Ben her zaman yazarları umarsızca eleştirmekten imtina ederim çünkü bir edebi metni yazmak, yaratmak büyük bir emek ve sabır işi. Bu nedenle benim gibi basit okuyucuların eleştiri yapmalarını gereksiz bulurum.
YanıtlaSilBen Romanya'da yaşamadığım ve o dönemle ilgili bilimsel herhangi bir şey okumadığım için yazarın tasvir ettiği dünya bana distopik geldi.
Ayrıca benim uzun süre kitap okumadığım dedim süre yaklaşık bir aydır.
Tüm eleştiriler benim için önemlidir size teşekkür ederim ancak Nobelli bile olsa her yazar bize hitap etmeyebilir beğenmeme hakkımız saklı. Önerinizi dikkate almayacağım ve yazmaya devam edeceğim. Ben size naçizane şunu önereyim gerçek edebi eleştiri okumak istiyorsanız blogları tercih etmeyin. Burası subjektif bir dünya zira.
Not: bendeniz Eski Yunan Dili ve Edebiyatı ile Latin Dili ve Edebiyatında lisans ve yüksek lisans eğitimi gördüm...
Saygılarımla...
Merhaba,
YanıtlaSilKusura bakmayın, amacım kırmak ya da aşagılamak değil...Ama söz konusu Herta Müller olunca dayanamıyorum :)
Petesburg olmasaydı Dostoyevski olmazdı, Necib Mahfuz Nobeli aldıysa , yaşadıgı ve çıkmadıgı Kahire' nin havasını, insanların soluklarını romanına yansıttıgı içindir.Kahire olmasaydı, Bir Abdülcevat ailesi bir Kahire üçlemesi olmazdı.
Evet, Bir demirperde Romnya'sı olmasaydı da Herta Müller olmayacaktı. Onu görmezden gelenler hep rejim karsıtı duruşundan kaynaklı bir Nobel'le yaftalamaya calısmışlardır.
Oysa o söylenemeyen şeyleri bir sekilde metaforlaştırarak, muhtesem imgelemlerle, şiirsellestirerek yazabilmiştir.
Size hatırlatmak isterim ki Herta Müller sadece Nobel' i almadı. Herta Müller' in biyografisine bakrsanız onun dünya capında saygınlıgı olan pek çok saygın edebiyat ödülünü de silip süpürdüğünü görürsünüz.
Solunulan havanın nefesini teninizde hissedebilmek için, o dönemin demirperde ülkelerini gözünüzde canlandırın. Herseyin ' parti' için oldugu, bireyin kıstırıldıgı toplumları.
Herkesin arkadsının ' birer bulut oldugu' , insanların üç beş zloty'e yanık ampuller aldıgı bir ülkeyi. ( bu ampuller fabrikalarda saglamlarıyla değiştirilir ve evlere götürülürdü. )
Ve böyle bir ülkeden cıkan satırları tekrar düşünün derim..
Saygılarımla
ps: sayın N.Narda bence Herta okumanızı sona/ şansa bırakmayın.
Yine ben :)
twitter: karekedi
Ben dediğim gibi Yürekteki Hayvan'ı sevdim böyle romanlar ilgimi çekmiştir üst üste okumak belki de yanlış bir seçim olmuş olabilir. Herta Müller ile ilgili bulduğum kaynakları okudum ve aldığı ödülller elbette takdire şayan ancak nobel mükemmeliyet ölçüsü olamıyor maalesef tıpkı Orhan Pamuk ta olduğu gibi seveni de sevmeyeni de çok. Ben biraz iyimser okuyucuyum en sıkıldığım sevmediğim eserin bile bir sevilecek yanını buluyorum ki Herta Müller nefret ettiğim bir yazar değil düşündüm de nefret ettiğim hiç bir yazar yok sanırım bundan sonra da olamaz. Umarım kendimi ifade edebilmişimdir. Düşüncelerinizi apaçık yazmanız ve sevdiğiniz yazara sahip çıkmanız çok güzel
YanıtlaSilSaygılarımla...
Herta da zamanın ısığı bir yanıp bir söner. Adım adım, soluk soluk.
YanıtlaSilSizden bir ricam olucak, adım adım tekrar okumayı deneyin Herta yı. Klasik kurgulara alıskın bünyeleri sarsıyor çünkü. Her metaforda düşünün. Dilinizde eritin cümlelerini, tadını almaya calısın.Bu sefer eminim farklı gelecektir.
Evet, Herta Müller' in diline bayılıyorum. Karşılıgı belli ölcüde Emine Sevgi Özdamar dır. ( Hayat Bir Kervansaray ve Haliçli Köprü' nün yazarı )
Eger bir yayınevi Herta Müller basmazsa, bir süre sonra ben kendim Herta' nın eserlerini bastıracagım. O ölcüde hayranıyım yazarın.
İyi akşamlar, iyi okumalar
Karekedi...
Öncelikle bu yorumu yeni bir tartışma açmak amacı ile YAZMADIĞIMI belirtmek isterim. Sadece çoğu kitapsever gibi kelimelere sevdalı olduğumdan "distopya" ile ilgili olarak 3-5 kelam etmek isterim.
YanıtlaSilKelime ilk olarak John Stuart Mill adlı bir filozof tarafından kullanılmış.Kendisinin Yunanca bilgisi göz önüne alınarak kelimeyi "kötü bir yer" anlamında kullandığı rivayet edilmiştir. bkn Vikipedi
Bu noktadan bakıldığında, yorumda anlatılan yerin iyi bir yer olmadığı malum :)
Fakat genelde sistemin kötüleştiği bir dünya modeli kurgusu, bir karşı ütopya olarak kullanıldığı düşünüldüğünde yorum farklı algılanabilir.
@thalassapolis - yorumda kullandığın yer benim hoşuma bile gitti
@karekedi - kelime sevgisi edebiyat sevgisi ile iç içe gibi gözükse de benim gibiler için çocukların vazgeçemediği ve şekilden şekile soktukları oyuncaklar gibidirler.Beklenmedik yerlerde kullanıp, ters köşe yapmak bağımlılık bile yaratabilir. Elimizde oynayabileceğimiz kelimeler varken başka oyuncağa ne hacet :)
@Karekedi yazarın diğer eserlerinin dilimizde olmaması gerçekten üzücü zira bizim Nobel okumalarımız en az 3 kitap ile gerçekleşiyor böylece yazarın dünyasına pek çok defa yolculuk yapıyoruz Herta Müller'in böyle bir dezavantajıda oldu. Umarım diğer eserleri de yayımlanır.
YanıtlaSil@cnl yorumunuza katılıyorum distopia aynı ütopya gibi ucu çok açık yoruma müsait kelimeler Klasik Yunanca bildiğim için bu kelimeyi, felsefi karşılığını düşünmeden kullanmış olabilirim ancak zaten diktörlük istenmeyen bir yönetim şekli değil midir? Hal böyle olunca felsefi karşılığını da doldurmuş oluyor bana göre.
Böyle güzel edebi tartışma ortamının doğması ayrıca güzel bir deneyim oldu.
Sevgiler...