18 Mart 2013 Pazartesi

Virginia Woolf - Kendine Ait Bir Oda


Kendine Ait Bir Oda (A Room of One's Room) 

Virginia Woolf

İletişim Yayınları

2003, İstanbul

ISBN: 9789750500848

127 Sayfa

Çeviri Suğra Öncü 




Kendine Ait Bir Oda, Virginia Woolf'un feministliği anlattığı iki eserinden biridir. 19. yüzyıl sonunda hala erkekler ve kadınlar arasında eğitim eşitsizliği vardı. Bazı College'ler kadınları okula kabul etmelerine rağmen erkeklere verdikleri diploma yerine daha az değerli olan belgeler veriliyorlardı. Bu belgeler de kadınların işine yaramıyor devlet dairlerine başvuramıyorlardı. Virginia Woolf dönemine göre şanslı sayılabilir babasının kütüphanesi ve ona tutulan özel hocalarla iyi bir eğitim almasına rağmen erkek kardeşi gibi bir college'ye kabul edilmemesinin acısını yıllarca taşımıştır. (Mina Urgan, Virginia Woolf) 

1929 yılında yayınlanan Kendine Ait Bir Oda,  Newnham ve Girtin College'de 1928 yılında verdiği iki konferanstan oluşur. Konuşma dilini koruduğu için doğal ve akıcıdır. Forster'a göre en güzel yapıtlarındandır ve inancıdır. Virginia Woolf ise kitabın olumsuz karşılanacağını ve lezbiyen sanılacağından endişe eder. Ancak eser günümüzde hala feminizmin klasikleri arasındaki yerini korur. 

Bir kadın yazarın verimli olması için kendine ait bir odası ve geçinebilecek kadar parasının olmasının öneminin vurgular. Bu ikisi olmadan kadınların istese de üretken olmayacaklarını savunur.

Kitapta Shakespeare'a, dahi bir kardeş uydurması çok akıllıca ve hoştur. Ancak bu dahi kız kardeş sırf kadın olduğu için 20 yaşına gelemeden ölür gider. 

Virginia Woolf seslendiği topluluğa sadece öykü roman değil şiir, felsefe, eleştiri ve bilimsel araştırmalar da yazmalarını ister. Virginia Woolf dimağın hem dişil hem erkeksi olduğunu söyler. Bu söylem daha sonra Orlando eserinde kendini gösterir. 

Virginia Woolf'un bir diğer feminizmi savunduğu eseri Üç Gine'i de okumayı çok istiyorum. Kendine Ait Bir Oda, Woolf külliyatında ilk sıralarda okumanızı tavsiye ederim.

Bu güzel okuma için Sevgili Biblio'ya çok teşekkür ederim nice güzel okumalara... 


7 Mart 2013 Perşembe

Virgina Woolf - Flush


Flush

Virgina Woolf

İletişim Yayınları

2001, İstanbul

ISBN: 9788754709070

116 Sayfa

Çeviri:Fatih Özgüven 



Dünyanın büyük şairleri bir yanda gül koklamışlarsa, bir yanda da tezek koklamışlardır. Arada uzayıp giden sonsuz koku derecelemeleri kaydedilmiş değildir. Oysa Flush'ın içinde yaşadığı büyük ölçüde bir kokular dünyasıydı. Aşk özellikle kokuydu; biçim ve renk kokuydu; müzikle mimari, hukuk, politika ve bilim kokuydular. Onun için din bile kokuydu. Her gün yediği pirzola ya da bisküviyle yaşadığı serüvenlerin en basitini tasvir etmek bizi aşar. 


Flush, Virginia Woolf'un en rahat en keyifli okunan eseri sanırım. Çünkü kahramanımız bir köpek. Bazı eleştirmenler tarafından gözardı edilse de bir kısım eleştirmenlere göre tam bir başarı. Gerçekten de bir köpeğin yaşamını okumak çok keyifli. Bu deneyimi Paul Auster'ın Timbuktu romanı da yaşatıyor. O kitabı da çok severek okumuştum. 

Flush Viktoria dönemi şairlerinden Elizabeth Barrett'ın köpeğidir. Elizabeth Barrett babası tarafından hasta olduğu nedeniyle eve kapatılmıştır. Ancak Robert Browning ile tanışıp gizlice evlenirler ve İtalya'ya kaçarlar. En ünlü aşk öykülerinden biri olan bu öykünün tiyatro oyunları yazılmış, filmleri çekilmiştir. Virgina Woolf ise bambaşka bir açıdan kaleme alır öyküyü. Elizabeth Barrett'ın köpeği Flush'ın bakışından aktarır. 

Flush kırsal bölgede yaşayan Viktoria dönemi yazarlarından Mary Mitford'un köpeğidir. Burada geçen günleri çok mutludur. Kırlarda koşar oynar. Mary Mitford'un köpeğini satın almak isteyenler olur. Miss Mitford zor durumda olmasına rağmen Flush'ı satmaya razı olmaz ve onu Elizabeth Barrett'a hediye eder. Flush için bu olay inanılmaz bir deneyimdir. Önce sahibinin onu bırakmasına çok üzülür. Yeni sahibi seslenince yanına gider ve böylece hiç ayrılmayacak bir ikili olurlar. Kırları özlese de buradaki hayat da onu etkilemektedir. Burada yaşamaya alışır mevsimler geçip giderken bir gün bir mektup gelir sahibi heyecanlandıran bu mektup en nihayetinde sahibinin evliliğine kadar gider. Evlendikten sonra İtalya'ya giderler. Flush buraları o kadar sever ki kısa bir süre Londra dönmek ona işkence gibi gelir. İtalya'ya dönünce çiftin bir bebeği olur. Flush başta bebeğe karşı ön yargılı olsa da sonra onunla oynamayı çok sever. Daha sonra yaşadığı talihsiz pire olayı onu çok üzer. Uzun yıllar Floransa'da mutlu yaşar günün birince öleceğini hisseder ve sahibinin yanına döner. Elizabeth B. Browning kitabından başını kaldırınca Flush'un öldüğünü görür. 

Mina Urgan'ın Virgina Woolf kitabında, Virgina Wollf'un bu kitabı hiç sevmediğini belirtir. Halbuki bence çok keyifli ve neşeli bir kitap. Özellikle mevsim geçişlerinin anlatıldığı bölümler çok keyiflidir. Bayan Barrett'ın evlenidiği doğum yaptığı günlerin anlatımı da çok keyifli. Flush kendisini sevdiriyor o kesin. Virgina Woolf'un kitabı sevmemesi bana garip geldi gerçekten. Virgina Woolf okumaya başlamak isteyenler için çok iyi bir seçim. 


Elizabeth Barrett Browning
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...