31 Mayıs 2012 Perşembe

Wiliam Shakespeare - Othello

Othello


Shakespeare


Remzi Kitapevi


2006, İstanbul


ISBN: 978-975-14-0454-1


217 Sayfa


Çeviri: Özdemir Nutku



Ah efendim, sakının kıskançlıktan!
Kıskançlık, etiyle beslendiği avla oynayan 
Yeşil gözlü bir canavardır.
Eğer aldatılan koca, karısını sevmiyorsa,
Boynuzlandığını bilse bile, mutludur bir bakıma;
Oysa karısını seven bir erkek kuşkularla kıvrandı mı
İşkence olur hayatın her anı. 


Ne kadar yoğun bir duygudur kıskançlık, insana neler yaptırır... Othello bunun en iyi cevabıdır sanırım. Sadece karşı cinse duyulan kıskançlık değildir aslında, mevki olarak da kıskançlık vardır. Iago elinden geleni ardına koymaz, maalesef tesadüfler ve şans da yardım eder kendisine ve başlarda plansız giriştiği bu iş birden evrilir ve dönüşür bir felakete. 

Othello'nun olay dizisi ilk kez 1565 yılında basılan Cinthio ya da Cintio olarak bilinen Giovanni Battista Giraldi'nin (Boccaccia'nun Decameron'nuna benzeyen tarzdaki) Hacotomithi adlı eserinin yedinci öyküsünden alınmıştır. Her ne kadar öykünün İngilizce çevirisi olmasa da öykünün genel hatlarının İngiltere'de bilindiği sanılmaktadır. Shakespeare, karışık olan bu öyküyü daha düzenli bir hale sokarak, anlamlı karakterler ve birbirinden güzel dizeler ile büyük bir tragedya haline getirmiştir. 

Ünlü Mağripli komutan Othello, bir Venedik soylusunu kızı Desdemona'ya aşık olur. Desdemona da Mağripliyi sever. Babası kızsa da evlenirler. O sırada Othello'nun emir subayı gözden düşer yaşadığı bir talihsizlikle. Bunun üzerine çavuş Iago devreye girer bir yandan Othello'yu Cassio ve Desdemona aşkına inandırmaya çalışırken, diğer yandan da Cassio'ya akıl verir Desdemona'nın yardımını istemesini. İşler böyle git gide karışır. Othello başlarda inanmasa da yavaş yavaş kıskançlık canavarına teslim olur ve intikam ateşiyle kavrulur. 

Hamlet'ten daha çok sevdim sanırım. Belki de o Hamlet'in kararsız tavırları beni biraz sıkmıştı. Burada Iago'nun gözü dönmüş bir biçimde amacına ulaşmak için yaptığı türlü numaralar bana gerçek hayattın bir yansıması olarak geldi ve daha çok benimsedim. Günümüzde böyle insanların çoğunlukta olması Othello'yu çağdaş bir öykü haline getiriyor. Allah tüm insanları Iago gibilerinin şerrinden korusun. Namuslu kadını namussuz yaptı en nihayetinde. 


23 Mayıs 2012 Çarşamba

Wiliam Shakespeare - Hamlet


Hamlet


Wiliam Shakespeare


Remzi Kitabevi


2012, İstanbul


ISBN: 978-975-14-0713-9


224 Sayfa


Çeviri: Bülent Bozkurt





Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu. 
Gözü dönmüş talihin sapanına, oklarına, 
İçin için katlanmak mı daha soylu, 
Yoksa, bir dertler denizine karşı silaha sarılıp
Son vermek mi onlara? Ölmek, Uyumak...

Dünyanın en ünlü tiradını bilmeyen var mıdır? Hamlet hakkında yazmak gerçekten güç. Gerek Shakespeare hakkında gerek Hamlet hakkında o kadar yazılmış şey var ki belki de en iyisi ben de uyandırdığı etkileri dile getirmeye çalışmak. Trajedi olmasaydı insan halleri nasıl anlatılırdı. İlk örneklerini Antik Yunan'da gördüğümüz o destansı tragedyaların yeri ben de bir başkadır. Antigone'den Elektra'ya kadar günümüze kalmış tüm tragedyalarda insanlığın en olmayacak en acı hisleri yüzümüze bir dalga gibi çarpar. Şimdilerde de bol dram içeren diziler gibi her daim insanların çektikleri acılar büyük ilgi toplamıştır. Kim bilir belki halimize şükredip beterin beteri var demek ve kendimizi iyi hissetmek için. Prens Hamlet'in de böylesi büyük bir acısı var. Daha babasını toprağa vereli kısa bir süre geçmiş olmasına rağmen cenaze ile düğün birbirine karışır: 
Tasaaruf, Horatio, tasarruf. Cenaze için pişen etler, 
Biraz soğukça da olsa , düğün sofrasını donattı. 
O günü görmektense Horatio,
Öbür dünyada can düşmanımla karşılaşmayı yeğlerdim.


Eugène Delacroix - 1839

Annesi Kraliçe amcası ile evlenir ve amcası Kral olur. Nöbet tutan askerler Hamlet'in ölen babasının hayaletini görmüşlerdir ve Hamlet'i buna ikna ederler. Bir gece yarısı Hayalet Hamlet'e görünür ve eceliyle ölmediğini kardeşi tarafından öldürüldüğünü anlatır. Bunun intikamını almasını söyler. Hamlet sahte bir cinnet geçirerek üzerindeki şüpheleri atmaya çalışır. Polonius Kral'ın en güvenilir danışmanıdır, kızı Ophelia'ya Hamlet kur yapmaktadır ancak Ophelia'nın hem babası hem de ağabeyi Hamlet'in duygularında ciddi olmadığını düşünürler ve Ophelia'yı uyarırlar.  Bir süre sonra Ophelia, Hamlet'in tuhaf davranışlarında şüphelenir ve babasıyla bunun bir aşk cinneti olduğuna inanırlar. Hamlet bir grup oyuncu ile anlaşarak bir oyun sahneye koyar. Babasının öldürülmesini sahnede canlandırarak amcasının tepkisini ölçecektir. Tam cinayet sahnesinde amcası orayı terk eder ve böylece Hamlet amcasının suçlu olduğuna karar verir. Yaşamı için endişe duyan Kral mektubu getirenin öldürülmesini içeren bir mektup ile Hamlet'i İngiltere'ye gönderir. 


Ophelia, John Everett Millais 


Bu olaylar esnasında Kraliçe Hamlet ile konuşmak için odasına çağırır. Hamlet, onları dinleyen Polonius'u Kral zannederek öldürür. Babasının ölümü ile aklını kaybeden Ophelia çiçek toplarken suya düşer ve boğulur. Kral, Ophelia'nın abisine tüm bu olanların sorumlusunun  Hamlet olduğunu söyler ve bir düello tertip eder. Zehir sürülmüş kılıç ile hem Laertes hem Hamlet yaralanır. Bu sırada zehirli şarabı içen Kraliçe ölür ve tüm bunlar üzerine Hamlet zehirli kılıç ile Kralı öldürür. 


Hamlet, Shakespeare'in en uzun oyunudur. Yaklaşık 4 saat gibi bir sürede sahnelenir. Ayrıca oyun içinde oyun da yer alır. Hamlet'in teşviki ile sahnelenen oyunun adı Fare Kapanı'dır (Agatha Christie'nin Fare Kapanı adlı tiyatro oyununa ilham olur). 


Oyunda Hamlet oldukça kararsızdır. Hayalete inanır ama tam ikna olmaz. Eline fırsat geçmesine rağmen amcasını öldüremez. Oldukça karışık bir ruh hali sergiler. Ayrıca oyunda hayalet kullanılması da Gotik bir unsur olarak görülebilir. 


Zaten yıllarca üzerine yazılmış, düşünülmüş bir baş yapıtı daha fazla kurcalamaya gerek yok. O kadar hoş insan ve hayat üzerine söylenmiş sözler var ki. Epey bir altı çizili satırım oldu.Özellikle Polonius'un oğluna verdiği öğütler tekrar tekrar okunmaya değer.  Okuyun okuduktan sonra da Oskar'lı bir performans izleyin

16 Mayıs 2012 Çarşamba

Shakespeare Okumaları [16 - 31 Mayıs 2012]


Canım Arkadaşım Biblio ile yepyeni bir okuma yapıyoruz: Shakespeare. Açıkçası bunu yazarken çok utanıyorum ama şöyle adam akıllı bir Shakespeare okumuşluğum yok. Ucundan kıyısından. A.C. yine vesile oldu bu kararda bazı kitaplarında yaptığı alıntılar ile aklımıza getirdi. 
Okuyacaklarım: 

  • Hamlet
  • Othello
  • III. Richard
  • Macbeth
Kapımız her zaman ki gibi herkese açık...

11 Mayıs 2012 Cuma

Mayıs Ayı Kitap Ayracı


Ne kadar uzun zaman olmuş kitap ayraçlarımı yayınlamayalı. Üşendim mi nedir? Neyse bundan sonra kaldığımız yerden devam edelim olmaz mı? ;) 

9 Mayıs 2012 Çarşamba

Agatha Christie - Şeytan Dönemeci


Şeytan Dönemeci (Taken at the Flood)


Agatha Christie


Altın Kitaplar


1982, İstanbul


190 Sayfa


Çeviri: Gönül Suveren






"Her insanın hayatında bir dönemeç vardır. Doğru yola saparsan, servete erişirisin... Ama insan bazen yanlış yola da sapar." 

Bir daha ki sefere yeni baskısını okumalıyım. Kitabın baskısı olmadığı için sahaftan epey bir aradıktan sonra almıştım. Ancak başlar başlamaz büyük bir hata ile karşılaşıyoruz bir depremdir gidiyor. Çok şükür daha önce uyarlamasını seyretmiş olduğumdan depremin bomba olduğunu anlamış oldum. Aslında pek hata da denmez nedense deprem tercih edilmiş gibi çünkü bu kadar çok zikredilen bir kelime yanlış çeviri olamaz. Zaten yine Gönül Suveren epey bir kırpmış kitabı anlaşılan yeni baskısı 288 sayfa. Ne yapalım 2.turda yeni baskısını okuyacağız. Yeni baskısındaki ismi Ölüm Dalgaları siz de okumak isterseniz onu tercih edin derim. 

Kitap A.C.'nin en karışık kurgularından biri. Sonunda olay öyle girift bir hale geliyor ki... Kırpıldığı aşikar olan bende ki baskısında belki de böyle karışıktır. Kitap Poirot 'nun varlığı ile keyif verici ama Agatha Christie sanırım Poirot'ya bu yıllarda sinir olmaya başlamış yine pek de aktif gibi görünmedi bana. Belki kırpılmanın verdiği bir yanılsama da olabilir bu. Kısacası güzel ve dokunaklı olan bir öykü yanlış çeviri ile biraz tat kaçırabiliyor. Kitapta özellikle Lynn'in iç çatışmaları ve Rowley'nin aşkı çok ilgi çekici. Lynn ile Poirot'nun konuşması bana iyi tanığım duyguları çağrıştırdı. 


Konuya gelirsek; Çok zengin bir adam olan Gordon Cloade uzun yıllardan beri akrabalarına maddi olarak destek olmaktadır. Öldüğü zaman tüm parasını onlara bırakacağını sürekli yineler ve para konusunda rahat davranmalarını ister. Ancak bir gün aile hiç beklemediği bir anda Gordon'un genç bir kadın ile evlendiğini öğrenirler. Bu olaydan çok kısa bir süre sonra bir bombardıman sonucu Gordon ölür ve tüm miras genç dula kalır. Akrabalar zor duruma düşerler ve yengeleri Rosaleen'e diş bilemeye başlarlar. 


  

8 Mayıs 2012 Salı

4. Kocaeli Kitap Fuarı



Kocaeli kitap fuarının bu yıl 4. kez gerçekleşiyor. 12-20 Mayıs tarihleri arasında Uluslararası Fuar merkezinde ziyarete açık olacak. Detaylar burada. Ayrıca güzel de bir kitap bağış kampanyası düzenleniyor detayları burada


Bu güzel etkinlik için Büyükşehir Belediyesine içten teşekkürlerimi sunarım. 

3 Mayıs 2012 Perşembe

Agatha Christie - Hollow Malikanesi Cinayeti

Hollow Malikanesi Cinayeti (The Hollow)

Agatha Christie


Altın Kitaplar


2011, İstanbul


ISBN 978-975-21-1287-2


335 Sayfa


Çeviri: Çiğdem Öztekin




Nihayet Shovel Down Tepesi'ne vardığında öğlen olmuştu. Henrietta bu noktadan manzarayı seyretmeyi çok seviyordu. Tepeden aşağı inmeden önce, yolun hemen kenarında durdu ve ormanı seyretti. Aşağıda altın sarısından kahverengiye kadar tüm tonlarda sararmış yapraklarıyla ağaçlar deniz gibi dalgalanıyordu. Tepede sonbahar güneşi parlarken, altından muhteşem ve büyüleyici bir dünyaya bakıyordu sanki...


Hollow öncelikle bir sonbahar günü okunmalı. Aslında niyetim de öyleydi ancak hem sıra ona gelmesi hem de çok merak etmemden dolayı ertelemedim ancak sonbaharda yeniden okuyacağım bunu iyi biliyorum.  Her mevsimi ayrı ayrı sevsem de sonbaharı ayrı bir seviyorum son yıllarda. Agatha Christie ve mevsimler ile ilgili Sevgili Elinor'un yazısını incelemenizi tavsiye ederim. 

Hollow'un eski bir baskısı vardı elimde. Ancak Canım Biblio bazı eski baskılarının eksik olduğunu söylemesi üzerine yeni baskıyı sipariş ettim. Gördüğüm kadarıyla bende bulunan ile yeni arasında pek fark yok. Ancak çok detaylı incelemek için onu da okumak gerek. En iyisi sonbaharda o eski baskısını okuyayım. 

Kitap her şeyden önce içinde barındırdığı sanat ile beni mest etti. O heykellerin tasviri, gözümde canlanmaları çok keyifliydi. Yine doktora kararımı değiştirdim ve kesin kararımı verdim. Ben sanat tarihinde yapacağım doktoramı kesin kararlıyım artık. 

Hollow'un en önemli özelliği sanırım, yanılıyorsam Sevgili Biblio beni düzeltsin, Poirot'nun oldukça pasif ve o muhteşem cinayeti çözüm toplantısından mahrum olan ilk belki de tek roman. Ben Poirot'nun insanları toplayıp bir aktör edası ile olayları anlatmasını çok seviyorum hal böyle olunca gözlerim o anı aramadı değil. Olay çözüldüğü an bile olayı kavrayamadım hala bir şeylerin olmasını bekledim durdum hatta olayın çözüldüğü sayfaları tekrar okudum. Bu bakımdan yani finali ile şok eden Agatha Kitapları arasında sanırım Roger Ackroyd'dan sonra benim listemde ikinci sıraya yükseldi.   

Kitabın en naif beni en etkileyen karakteri Midge oldu. Henrietta'nın sanatçı kişiliği ve güçlü karakteri de takdire şayandı. Okurken şunu hissettim Agatha Christie bu kitabı gerçekten severek yazmış sanırım. O kadar güzel, pürüzsüz bir metin ki bir ırmak gibi aktı gitti. Ayrıca hemen hemen her karakterin detaylı geçmişlerinin kurgusu da çok başarılıydı. 

Konuya gelirsem; Lucy Angkatell'in evine öğle yemeğine davetli olan Hercule Poirot eve gelir gelmez havuz başında ölmek üzere olan bir adam ile karşılaşır. Başucunda duran karısının elinde bir tabanca vardır. Poirot bu manzarada bir yapaylık sezer. Soruşturma başlar Poirot geri planda kalarak olayları anlamaya başlar. 


Uyarlaması burada

"Evet, evet, evet! Orada çok mutluydum. Şimdi artık bana o mutluluğumun anımsatılmasına bile katlanamıyorum. Anlamıyor musun? Onlar geleceğin neler getireceğinin bilinmediği zamanlardı. İnsanın her şeyin iyi gideceğine inandığı! Bazı insanlar akıllıdır; asla mutlu olmayı beklemezler. Bense bekledim."

"Bilimsel bir zeka için gerçek her şeyin önünde gelir. Gerçek ne kadar acı olsa da kabul edilebilir ve yaşamın çarkları arasında öğütülebilir. Yaşam denilen tasarımda yerini bulur."

  Bende ki eski baskısı



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...