Çocuk Gelişimi ve Eğitimi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Çocuk Gelişimi ve Eğitimi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Haziran 2011 Perşembe

Diane O'Connell - İki Yaşındaki Çocuğunuz Büyürken


İki Yaşındaki Çocuğunuz Büyürken

Diane O'Connell

Beyaz Balina Yayınları

2000 İstanbul

ISBN: 975-8756-17-6

237 Sayfa

Çeviri: Özge Aydın


 

Bütün çocuklar kendi özel adımlarıyla gelişirler.
Çocuğunuzun kendi doğal programını desteklemek,
onu cesaretlendirmek ve sürecin tadını çıkarmak,
sizin görevinizdir!


Bu serinin 1 yaş olanı hariç hepsini edinmiştim. Kızım iki yaşına hızla yaklaşırken okumanın tam zamanı olduğunu düşündüm.

Kitap rahat okunan bir formatta hazırlanmış. Sıkmıyor ve öneriler ayrı bir kutucuk içinde verilmiş. Bu da pratik olarak net bilgiye ulaşmanızı sağlıyor. Benim en sevdiğim bölüm "Ben olmak Nasıl Bir Şey" bölümü. Bu bölümlerde iki yaşındaki çocuğunuzun neler hissettiğini, dünyayı nasıl algıladığını görebiliyorsunuz. Bu satırları okurken fark ettim gerçekten de aslında çocuk olmak çok zor. Her gün yeni şeylerle karşılaşıyorlar, her şey büyük, karışık. Aslında tam da burada düzen konusu gündeme geliyor. Özellikle 2 yaş çocukları için düzen çok önemli. Montessori Felsefesi de bunu savunmakta. Aslında kızımı gözlemlerken onun benden daha düzenli olduğunu fark ediyorum. Puzzle ile oynaması bitince parçaları kutusuna koyuyor, çantasındaki eşyalarını çıkarıp oynadıktan sonra tekrar geri koyuyor. Son günlerde bunlarla beni şok ediyor. Düzen ve anlayış ile şu meşhur korkunç iki yaş sendromu kolay bir şekilde aşılabilir. Kitap da sürekli olarak empati kurmamız gerektiğini söylüyor. Tekrar aynı konuya dönersem büyüdükçe özgürleşen çocuğunuz her gün yeni bir takım deneyimler kazanıyor ve böylece kimi zaman kafası karışabiliyor. Kendi çocukluğumumuz hatırlayalım, büyümek zor bir süreç.

Bağırma, ağlama krizlerinin altına bazen çok basit bir şey yatabileceğini vurguluyor kitap: yorgunluk. Evet onlar çocuk müthiş bir enerjileri var ama yorulmuş olabilirler ve bu büyük bir krize neden olabilir. Bunun yanında acıkmak, susamak gibi nedenler de ağlama krizlerinin nedeni olabilir.

Kitapta ayrıca "Söyleyin/Söylemeyin", Olası gelişim aksaklıklarının işaretlerinin değerlendirildiği "Bir Sorun mu Var?" köşeleri de yer alıyor

Örneğin çocuğunuzun sizin yanınızda yatmak istediği için kabus gördüğünü söylediğini düşünürsünüz. Ancak küçük çocuklar uykularının %80'ini "rüya" aşamasında geçirdiklerinden yetişkinlerden on kat daha fazla kabus görürler.

Yine her çocukta rastladığımız paylaşmama duygusu. Paylaşma duygusu için bu yaşın gerçekten küçük olduğu belirtiliyor ve bazı öneriler sunuluyor. Bizim de fark etmeden yeğenim için yaptığımız bir yol doğruymuş. Yaşıt çocuklar geldiğinde değer verdiği ve sevdiği oyuncakları kaldırırdık. Böylece kriz yaratacak nesne olmayınca kriz de çıkmazdı. Nasıl olsa okula başladığında paylaşmayı öğrenecek.

Kitap üzerine yazılacak ve kitaptan aktarılacak o kadar çok şey var ki. Sanırım burada kesmek gerek.

Bu kitabı okumadan önce de çocukların büyümelerini izlenemenin muhteşem olduğuna inanıyordum. Bu fikrimi desteklemesi gerçekten çok hoşuma gitti. Şu meşhur 2 yaş sendromu tüm annelerin gözünü korkutsa da aslında onun kendisinin birey olarak fark etmeye başladığı için hiç de korkutucu gelmemeli. Bilakis mutlu olmalıyız.

Kitabı tüm 2 yaşında çocuğu olan annelere öneririm. Onların dünyasını keşfeder ve ne hissediklerini bilirsek anlamamız ve yardımcı olmamız çok daha kolay olur.

"Ben Olmak Nasıl Bir Şey

... Eğer kendi kararlarımı verebiliyorsam ve kalabalık bir yerde senden kaçabiliyorsam bu senin de yapabileceğin anlamına gelir. Peki ya eve gelmemeye karar verirsen? Hala benden sorumlu olduğunu ve benimle ilgilendiğini bilmeye ihtiyacım var. Bu yüzden bazen devam edip, kendi kararlarımı vermek, diğer zamanlarda da kendimi beslemek gibi kendim yapabileceğim işleri benim için senin yapmanı istiyorum. Ve bazen de sadece kucağına oturarak sana sarılmak istiyorum..." (s. 21)

Kitabın Bölümleri
1. Bölüm: Gitmeme İzin Ver
2. Bölüm: Beni Dinle
3. Bölüm: Öğrenmemi İzle
4. Bölüm: Pek Çok Ruh Halim
5. Bölüm: Dünyayı Nasıl Görüyorum
6. Bölüm: Neden Bu şekilde Davranıyorum
7. Bölüm: Korkularım ve Kabuslarım
8. Bölüm: İnsanlarla Nasıl İlişki Kuruyorum
9. Bölüm: Bedenim, Kendim
10. Bölüm: Lazımlık Zamanı




28 Şubat 2011 Pazartesi

Lawrence E. Shapiro, Richard Jablow, Julia Holmes - Bebekler İçin Acil Yardım Kılavuzu

Bebekler İçin Acil Yardım Kılavuzu

Lawrence E. Shapiro, Richard Jablow, Julia Holmes

Arkadaş Yayınevi
 
2010 , İstanbul
 
ISBN: 9789755096469
 
192 Sayfa
 
 
Doktorlar hastaların  "Doktorların Allah eksikliğini göstermesin, muhtaç da etmesin" sözünü pek sevmez. Kendi açılarından bakılınca evet haklılık payları var, ancak hasta açısıdan bakınca da onlar da haklı. Nasrettin Hoca'nın herkese hak vermesi gibi oldu ya neyse.
 
Bu kitabı okurken  yukarıda değindiğim söz aklımdaydı sürekli. Her bölüme "Aman Allah korusun" diyerek başladım. Anne olmak böyle birşey işte.
 
Kitap son derece yararlı. Umarım hiç bir zaman böyle bir durumla karşılaşıp ihtiyaç hissetmek durumunda kalınmaz ancak tedbiri de elden bırakmamak gerek.
 
Yazar kitabın her zaman yanımızda olması gerekliliğinden bahsediyor ve kitabın boyutları da bu durum düşünülerek tasarlanmış. Bebek bakım çantasında rahatlıkla taşınabilir.
 
Kitap böcek sokmalarından, ateşe kadar aklınıza gelebilecek her türlü acil ve travmatik durumdan bahsetmekte. Tekrar tekrar okuyup, ciddi olarak öğrenmek ve böyle bir acil durum ortaya çıkınca soğukkanlılıkla davranmak gerek.
 
Aslında herkesin ilk yardım kursu alması elzem. Sağlıklı günler dilerim özellikle tüm bebişlere...

25 Şubat 2011 Cuma

İlkim Öz - Anneler ve Kızları



Anneler ve Kızları

İlkim Öz

Remzi Kitabevi

2010, İstanbul

ISBN: 978-14-1397-0

190 Sayfa






Elbette her evladın yeri ayrı, kızı erkeği yok. Ama anne-kız arasındaki farklı bir ilişki vardır. Hemcins olmalarından kaynaklanan. Aynı şey eminim baba - oğul için de geçerlidir.
İç kapakta:
"Bir kızınız varsa şanslısınız...Çünkü o  sizin ömür boyu en iyi arkadaşınız olacak; ancak zor günleri elele ve omuz omuza atlatabilirseniz" diyor İlkim Öz çok doğru. Kendimden de çevremden de bilirim "kızım en iyi arkadaşım" söylemlerini. Bende kızım büyüyünce onunla sinemaya gitme, kahve içme, müze gezme hayalleri kuruyorum.

Anne - kız en iyi arkadaş olabilirlerken yapılan yanlışlarla bir anda tam tersi etkilerde yaşanabilir ilişkilerinde. İşte bu güzel kitapta bunlar annelere gösteriliyor. Kitap okuyup kaldıracağınız bir kitap değil asla. Kızınız büyüdükçe, aklınıza sorular takıldıkça dönüp dönüp okunacak bir kitap. Doğduğu andan, onun anne olmasına kadar her dönem tek tek inceleniyor. Sorunları tespit ederek çözüm önerileri sunuyor.

Dili sade, akıcı. Okurken acaba ben böyle bir durumla karşılacaşak mıyım? diye düşünmekten kendimi alıkoyamadım. Ama iyi ki bu kitabı buldum ve okudum. Kendimi daha iyi hissediyorum. En azından neler ile karşılaşabilirim onu biliyorum. Bu büyük bir lüks.

Kızı olanların mutlaka okumasını tavsiye ediyorum. Çok güzel hem öğretici hem de keyifi bir kitap. Tüm anne ve kızlarının daima iyi dost olması dileği ile...


Tarçınlı Kurabiyem ve ben

21 Ocak 2011 Cuma

Yankı Yazgan - 99 Sayfada Bebeklikten Çocukluğa



99 Sayfada Bebeklikten Çocukluğa

Prof. Dr. Yankı Yazgan

Türkiye İş bankası Yayınları

2008 İstanbul

ISBN: 978-975-458-823-1

99 Sayfa


 
 
 
 
 
Yankı Yazgan konusunda deneyimli bir çocuk ruh sağlığı uzmanı. Beğenerek okuyorum. Bu kitabın ayrı bir özelliği ise soru - cevap olarak yazılmış olması. Bu sayede aktarılanlar bir televizyon programı izler gibi kolay ve anlaşılır olmuş. Başlığından daha çok 2 yaş döneminde, çocukluğa geçişde yaşanan, uzmanların "ilk ergenlik" dedikleri 2 yaş sendromu üzerine yazıldığını düşünmüştüm. Ancak çok daha kapsamlı bilgiler ve öneriler sunuluyor. Hemen hemen aklınıza gelen tüm soruların, cevapları mevcut bu 99 sayfalık kitapta. Pek çok satırın altını çizdim, bazı sayfaları dönüp tekrar okudum. Özellikle cezalandırma yöntemi olarak önerilen "Mola Yöntemi"nin gerçekten akılcı bir çözüm olacağına inanıyorum.

Çevremizde "Çocuk bakımı, kitaplardan mı öğrenilir?" diye bizi eleştirenler var maalesef. Annelik elbette iç güdüsel bir şey. Hamile olduğunuzu öğrendiğiniz anda anneliğiniz başlıyor. Babalar ise genel olarak bebeği kucağına alan kadar çok da farkına varamıyorlar. Anneler elbette bu iç güdüsel gerçekleşen duyguyu, uygulama aşamasına gelince özellikle anneler, büyükler bize büyük destekler. Ancak yine de zaman ilerliyor. Bazı yanlışlar zaman için de doğru, bazı doğrular zaman içinde yanlış oluyor. Her ne olursa olsun en kötü yazılmış kitabın bile zararı olmayacağı görüşündeyim. Kötü kitaplar olmasa iyi kitapları ayırt edemezdik. Çevremden bana bu yönde gelen eleştirilere kulaklarımı kapamaya devam edip bu güzel kitaplardan feyz almaya devam edeceğim.



Kitaptan minik notlar:

- Çocuğun çocuk gibi davranması daha çok tercih edilen birşeydir. Genellikle yetişkin gibi davranan çocuklarda bir ruhsal sıkıntı olma ihtimali var.

- Kuralların olmadığı, herkesin kendi kafasına göre hareket ettiği, babanın bugün "ak" dediğine yarın "kara" dediği, aile yapısının belirsiz ve düzensiz olduğu ortamlarda, çocukların davranışları üzerindeki kontrol iyice kaybolur.


- Genel anne-babalık tutumlarımıza şöyle bir baktığımda ilk gördüğüm: Birçok şeyi kınıyoruz. Bir çok şeyi eleştiriyoruz. Devamlı kusur buluyoruz. Kısacası hiçbirşeyden memnun olmuyoruz.


- Çocuğuna şimdiden alışsın mantığıyla bazı olumsuzlukları yaşatmak pek tavsiye edilecek bir tutum değil. (İleride parasız kalabilir düşüncesiyle bazı temel ihtiyaçlarında kısarak terbiye etmeye çalışmak)

7 Aralık 2010 Salı

Emel Çakıroğlu Wilbrandt - Maria Montessori Yöntemiyle Çocuk Eğitimi Sanatı


Maria Montessori Yöntemiyle Çocuk Eğitimi Sanatı

Emel Çakıroğlu Wilbrandt

Sistem Yayıncılık

2009 İstanbul

ISBN: 978-975-322-546-5

372 Sayfa







Montessori Yöntemi, Türkiye’de son aylarda popüler bir konu haline geldi. Ebeveynler bu konuyu merak ediyorlar. Ülkemizde henüz emekleme aşamasında olan bu yöntem kendini kanıtlamış ve bir çok ülkede yarım yüzyıldan fazladır uygulanan bir sistem. Ben de her anne gibi bu yöntemi merak ederek araştırmaya başladım. Vakti zamanında aldığım Pedagojik Formasyon Eğitimim ile birlikte yeni öğrendiğim bu yöntemi kafamda harmanlayıp yeni bir sistem geliştirmeye de çalışmıyor değilim. Şaka bir yana yöntem gerçekten başarılı ve kendini zaten kanıtlamış. Hepimiz gözlemlemişizdir, çocuklar oyuncak ile oynamanın yanında gerçek eşyalarla da uğraşmayı severler. Bulaşık yıkarlar, ellerinde bir bez ile toz alırlar. Yetişkinler için bu sıkıcı işler onlar için müthiş bir oyundur. Belki de oyun olarak bile algılamıyorlardır da bambaşka bir şey ifade ediyordur onlar için. Maria Montessori de işte böyle fark etmiş çocukların doğasını. Oyuncakla değil materyaller ile okul öncesi eğitimi başlatarak, çocukların okul yıllarında daha başarılı olmalarının yolunu açmış. Ancak kafamda bazı soru işaretleri yok değil. Yöntem çok güzel ve kızımın yaşı doğrultusunda bende önerdiği etkinlikleri yapmaya başladım bile. Ancak hiç oyuncak olmaması bana tuhaf geliyor. Bu yaşta oyuncak olmayacak da ne zaman olacak. Oyun ve oyuncak bence gerekli. Okul öncesi eğitimin olması için kanımın son damlasına kadar savaşmaya hazırım ancak çok eğitim verilmesi konusunda biraz rahatsızım. Ben hiç okulöncesi eğitimden geçmedim. Annem çalışmıyordu evde gayet mutluydum, o zamanlar sadece çalışan anneler çocuklarını anaokuluna verirdi. Okul öncesi eğitim diye bir kavram yoktu ve bu kadar anaokulu da yoktu. Hatırlıyorum İzmit’te sadece bir yada iki tane anaokulu vardı ve özeldi. Kısaca ben direk ilkokula başladım ve ilk başladığım günü çok net hatırlıyorum. Okul mevhumunu çok merak ettiğim için okula başladığım için çok mutlu olmuştum. Hatta anneme “Bekleme beni, şimdi ders yapacağız” demiştim. Bunu ben meraka bağlıyorum. Okula gitmek için tam 7 sene beklemiştim. Şimdiki çocuklar kreş, anaokulu derken okul mevhumundan bıkıyorlar. Bunu geçen gün bir eğitimci hocam ile de paylaştım ve hak verdi. Bir arkadaşımın oğlu okula bir ay gittikten sonra “Tamam gittim artık yeter artık gitmeyeceğim.” dedi. Haklıydı, çünkü 2 yaşından beri o kreş senin bu anaokulu benim diyerek gitmişti. Bir ay da ilkokul yeterli olmalıydı. Eğitime karşı değilim yanlış anlaşılmasın fazla eğitilmiş olmalarına karşıyım. Biraz oyundan, oyuncaktan zarar gelmez.

Kitaba gelirsek eğer çocuğunuzda Montessori Yöntemini uygulayacaksanız bu kitap kütüphanenizde mutlaka olmalı. Ancak bir okuma önerisi, eğitimci değilseniz 181. sayfadan başlayabilirsiniz. Zira 181. sayfaya kadar Maria Montessori’nin hayatı, eğitimin tarihsel gelişimi, felsefi temelleri, antropolojik kökenleri, eğitimin kökenleri başlıkları altında uzun uzun tarihsel gelişim anlatılmış. Üslup anlaşılır, sade ve akıcı. Resimlerle materyallerin kullanımları gayet detaylı anlatılmış. Ancak daha önce okuduğum Tim Seldin’in kitabı tasarım olarak daha çekiciydi. Bu kitap daha çok lise ders kitapları tadında olmuş. Ancak önemli olan içerik elbette. Böyle bir kitabın bir Türk tarafından yazılmış olması bile büyük bir başarı. Yazara emeği için teşekkür etmek isterim.  

Her şey bir yana anne-babaların bilinçlenmeleri takdire şayan ve ister yöntemli ister yöntemsiz gösterilecek en içten küçük bir ilgi bile başarılı ve ruhen sağlıklı bir çocuk olarak gelişmesinde, kocaman bir adım olacaktır.



19 Ağustos 2010 Perşembe

Tim Seldin - Harika Çocuk Nasıl Yetiştirilir?

Harika Çocuk Nasıl Yetiştirilir?

Tim Seldin

Kaknüs Yayınları

2009 İstanbul

ISBN: 978-975-256-172-4

192 Sayfa

Çeviri: Tuğba Işık Ercan






Montessori Eğitimi son zamanlarda anne-bebek bloglarının gözdesi olan bir konu. Bir kaç yerde bende bu eğitim üzerine bir şeyler okuyunca konuyu daha derinlemesine araştırmaya karar verdim ve sıkı bir araştırmadan sonra Türkçe'ye çevrilmiş iki kitap buldum. Bunlardan ilki Tim Seldin'in kitabı. Öncelikle kitap tasarım bakımından çok hoş. Resimler, yazıların biçimi, yanlarda verilen bilgi kutucukları ile çok rahat okunan, neşeli bir kitap. Tabii kitabın adına bakıp da tipik kişisel gelişim kitabı gibi algılamayın. "Harika Çocuk" tanımı Montessori Eğitimine uygun yetişmiş, dünyayı keşfetmeye meraklı, kendine güvenen, bağımsız, dikkatli ve saygılı çocuk olarak kısaca tanımlanabilir. Yazar çocukken Montessori Eğitimi model alan bir okula gitmiş ve daha sonra aynı okulda öğretmenlik yapmış. 25 yıldır da okulda idareci olarak çalışıyor. Böylece yazarın yaşam tarzı haline gelmiş Montessori Eğitimi.

Nedir Montessori Eğitimi? Bu eğitim modeli çocuğun doğumu ile başlayan bir süreç. Sistem çok yönlü olduğundan bütün ya da parçalar halinde uygulanabilmesi ile oldukca etkili. Yüz yıldan fazla bir süredir tecrübe edilen Montessori sistemini uygulamak için Montessori öğretmeni olmak ya da Montessori Okulu olması gibi bir zorunluluğun olmadığını belirtiyor yazar. Zaten şu an Ankara'da bir kaç tane okul var. Önümüzdeki aylarda İstanbul'da tamamen veli destekli bir Montessori okulu açılacak.

Maria Montessori 1870 yılında İtalya'da doğdu. O yıllarda kadınların sosyal alanda olmaları hoş karşılanmıyordu ancak buna rağmen Maria Montessori pek çok engeli aşarak İtalya'da ilk kadın doktor olmayı başardı. Kariyerinin ilk dönemlerinde fakir çocukları ücretsiz tedavi ederken sistemini geliştirmeye başladı. Çocukların çok büyük bir potansiyel ile doğduklarını fark etti ve bu potansiyel doğru bir şekilde yönlendirildiğinde gelişebileceğini keşfetti. Bunu ispatlamak için 1907 yılında varoşlarda bir kreşin idareciliğini üstlendi. Fizik şartları kötü olan kreşte, çocuklarda öfkeli, sabırsız ve düzensizdi. İlk olarak temel temizlik ve benzeri işlerde nasıl yardım edeceklerini öğrenen çocuklar zamanla yemeklerin hazırlanmasından servisine kadar her işe katkıda bulundular. Bir süre önce olumsuz özellikleri olan çocuklar nazik olmuşlardı. Montessori küçük çocukların büyük eşyalar ile rahat edemediklerini fark edince boylarına uygun masa, sandalye, tabak, çatal v.s yaptırdı. Yerde oturmayı sevdiklerinde küçük birer halı vererek oyun alanlarını belirlemelerini istedi. Böylece zaman içinde bu kreş dünya çapında ilgi gördü. Bu okulları yaygınlaştırmak için doktorluğu bıraktı ve bu işe kanalize oldu.

Kitap pek çok Montessori Eğitimine uygun faaliyet sunuyor. Hepsi birbirinden eğlenceli. Henüz Türkiye'de emekleme aşamasında bile olmayan bu sistemi kitap sayesinde evinizde rahatlıkla uygulayabilirsiniz.

Kitabı okumaya başlarken yanıma post-it, kalem ve not defterimi almıştım bolca not alırım diye düşünerek. Ancak kitabın kendisi baştan sona not alıncak birbirinden güzel fikirler, öneriler ve bilgilerle dolu. Haliyle dönüp dönüp tekrar okuyacağım bir kitap. Yukarda bahsettiğim ikinci kitap ise Emel Çakıroğlu Wilbrant'ın "Maria Montessori Yöntemiyle Çocuk Eğitimi Sanatı". Önümüzdeki ay okunacaklar listemde.

Daha fazla bilgi için Montessori Eğitimi Bloguna bakabilirsiniz.

23 Haziran 2010 Çarşamba

Koray Karabekiroğlu - Anne-Babalar İçin Bebek Ruh Sağlığı Rehberi

Anne - Babalar İçin Bebek Ruh Sağlığı Rehberi
(0-4 Yaş)


Dr. Koray Karabekiroğlu


Say Yayınları


İstanbul 2009


ISBN 978 975 468 785 9


455 Sayfa






Daha önce de belirttiğim gibi bebeğiniz olduktan sonra okuma listenize bir de çocuk gelişim kitapları ekliyorsunuz. Her şeyi kitaplardan öğrenmeyi düstur edinmiş bendeniz için artık olmazsa olmazım çocuk gelişimi ve eğitimi kitapları. Türkiye’de ilk ve tek olan (araştırmalarımdan anladığıma göre) Koray Karabekiroğlu’nun kitabı bebeği olan, bebek bekleyen ve bebek için hazırlık yapan her çift için mükemmel bir kaynak. Aklınıza gelecek her soruya cevap buluyorsunuz. Akıcı bir dille ile yazılmış. Oldukça akademik bir kitap olmasına karşılık sıkmıyor. Kitap baştan sona okunabildiği gibi, çok güzel şekilde ayrılmış bölümleri ve detaylı “İçindekiler” listesiyle kısım kısım da okunabilinir.
Kitap Genel Bilgiler ile başlıyor, daha sonra Dünya da, Türkiye’de Bebek Ruh Sağlığı’ndan bahsediliyor. Daha sonra sayamayacağım kadar ana ve alt başlıklar ile Bebek Ruh Sağlığını Etkileyen Faktörler, Hastalıklar, Çevre ve Aile Etkileşimi, Psikososyal Gelişim’den bahsediliyor. Kitabın en fonksiyonel kısmı ise Bebek Ruh Sağlığı İle İlgili Sık Sorulan Sorular bölümü. Akıla gelen her soru burada cevap buluyor. Kitabın son bölümleri Bebek Ruh Sağlığında Koruyucu Yaklaşım ve Bebeklikte Ruhsal Sorunların Tedavisi ana başlığını taşıyor ve bu konuda yapılması gerekenler detaylı bir şekilde anlatılıyor.
Konu ile ilgilenenler, anne – babalar ve anne – baba adayları için kesinlikle tavsiye olunur.

Kitaptan;

Çocuk Yetiştirirken Pratik Öneriler:
-Çocuğunuzun, ona ihtiyaçlarıyla ilgilendiğinizi ve gerek duyduğunda yardımcı olacağınızı bilmesini sağlayın,
-Onunla konuşurken aynı hizada olaya özen gösterin, ona çok yukardan ya da çok aşağıdan bakmamaya çalışın,
-Onu dinlerken mümkün olduğunca sözlerini kesmemeye çalışın, sözlerini tamamlamaya çalışmayın,
-“Neden?” sorusu yerine daha çok “Ne?” sorusunu (örn. Ne oldu?, Ne düşünüyorsun? vs.) sormaya özen gösterin,
-Onunla konuşurken, büyüklerle konuştuğunuz ses tonu ve sözcükleri tercih edin. Onun küçük ve tecrübesiz olduğunu hatırlatıcı sözler, hitaplar sağlıklı iletişimi zorlaştırır, …

(Sayfa: 380)

18 Mayıs 2010 Salı

Yankı Yazgan- Düşe Kalka Büyümek

Düşe Kalka Büyümek


Yankı Yazgan


Doğan Kitap


2009 İstanbul


ISBN 978-605-111-135-3


222 Sayfa



Bebeğiniz olduktan sonra haliyle okuma alışkanlıklarınızda da bir değişme oluyor. Hele benim gibi kitapdan öğrenme merakınız varsa çocuk bakımı, gelişimi ile ilgili kitap okumak kaçınılmaz oluyor (Hala Internetten bir şeyler öğrenmek bana cazip gelmiyor, güvenemiyorum). Bu işin duayeni sayılan Yankı Yazgan'ın çocuk gelişimi alanında neredeyse kült kitap olmuş "Düşe Kalka Büyümek" anneler, babalar ve eğitimciler için muhteşem bir kaynak. Yankı Yazgan karşınızdaymışcasına rahat okunan, satır altlarının bolca çizildiği samimi bir kitap.
Yankı Yazgan "Biz düşe kalka büyüdük, çocuklarımız da düşe kalka büyüyecekler. Bilgi ve sevgimiz, yara bereyi azaltacak" diyor. Gerçekten herşeyin başı sevmek. Sevdiğiniz birine karşı hata yapmanız zaten çok zor. Çocuğun sevildiğini hissetmesi onun için en güzel besin.

Eskiden çocuklar daha az mı kıymetliydi? Bu kadar üzerine düşülmezdi. Gerçekten de düşe kalka büyürlerdi. Ama şimdi artık çiftler bir belki iki çocuk sahibi oluyorlar ve haliyle de daha kıymetli oluyorlar. Çocukların istekli değişti, teknoloji gelişti, hayattan beklentiler çoğaldı. Anne babalar bilinçlendi. Bu bilinç ile ilgili Yankı Yazgan, ruh sağlığı bilicinin farkındalığının arttığının ancak artan başvuruları bile karşılamaya yetecek kaynak olmamasından yakınıyor. Bilinçlenmek iyi ancak arz talep dengesisinin olmaması aileleri zor durumda bırakıyor.

Televizyon konusunda özelllikle Yankı Yazgan'ın fikirlerine sonuna kadar katılıyorum. Uygulamaya çalışıyorum. Yankı Hoca 3 yaşına kadar televizyon izlenmemesi , izlenecekse de yaşlarına uygun programların tercih edilmesini belirtiyor.
"3 yaşın altındaki çocuklar kolaylığı ve özellikle işitsel dikkat gerektirmemesi nedeniyle klip ve reklam seyretmeyi seviyor. Bilhassa iletişim becerileri çok kuvvetli olmayan çocuklarda reklam ve klip kanallarını seyretmenin, konuşmayı geciktirici etkisi olduğu çok net ortada."
"Çocuklarımızın ne seyrettiğini bilmek, neyi seyredemeyeceğini belirlemek bizim görevimizdir. Bu görevi yerine getirmek için bir kaç evrensel öneri getireyim. Zaman Sınırlaması, Mekan Sınırlaması, Birlikte seyir."
Neyse daha fazla alıntı yapmamayım. Çocuk sahibi iseniz ya da niyetiniz varsa okumanız şiddetle önerilir.



19 Şubat 2010 Cuma

Doç. Dr. Handan Asude Başal - Nasıl Mutlu Bir Çocuk Yetiştirebilirim?


Nasıl Mutlu Bir Çocuk Yetiştirebilirim?


Doç. Dr. Handan Asude BAŞAL


Morpa Kültür Yayınları


2003 İstanbul


ISBN 975-284-049-3


215 Sayfa





Yaklaşık 10 sene önce Pedagojik Formasyon almıştım. Geçenlerde eğitim sırasında aldığım kitaplara göz gezdirdim. Kızımı büyütürken gerçekten faydalı olacak diye aklımdan geçirdim. Ne de olsa uzun zaman oldu. Bilgilerin tazelenmesi lazım. Bu kitabı ise arkadaşım Hatice'nin tavsiyesi üzerine okudum.

Yazar Doç. Dr. Handan Asude Başal, eğitimin psikolojik temelleri üzerine yüksek lisans ve doktora yapmış, halen Uludağ Üniversitesinde akademik çalışmalarına devam etmekte.


Kitap çok güzel ve sade bir dille yazılmış. Ancak en çok hoşuma giden bahsettiğim Pedagojik Formasyon kitaplarının tam anlamıyla bir özeti gibiydi. Kitapda:



  • Gelişim


  • Zihinsel Gelişim


  • Dil Gelişmi


  • Duygusal Gelişim


  • Sosyal Gelişim


  • Ahlak Gelişimi


  • Cinsiyet Gelişimi

Bölümleriyle çocuk gelişimi anlatılıyor. Bölümlerin sonlarında genişçe kaynakça verilmiş. O bölüm ile ilgili daha detaylı bilgi edinmek isteyenler için çok yararlı olmuş kaynakça. Kitap her ne kadar sade bir dille yazımış olsada akademik bir çalışmanın ürünü. Anne-Babaların yanında Öğretmenlere de hitap ediyor, onlara da önerilerde bulunuyor.


Hoca olmanın yanında (gerçi benim öğrencilerim üniversite öğrencisi), bende bir anneyim. Kitap listelerime daha çok bu tür kitaplar girmeye başladı. Anne- Baba olmak ne kadar iç güdüsel olsa da, öğrenilecek şeyler de mevcut. Elbette bazen kitaplar ne derse desin, gene de faydası olmuyor, uygulamak mümkün olmayabiliyor. Ama yine de bu konuda okumak çok önemli. Dediğim gibi, ben yeniden eski bilgilerimi tazeledim. Artık her daim canlı tutacağım.




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...