14 Temmuz 2015 Salı
Ağlamak İstiyorum
12 Temmuz 2015 Pazar
Buket Uzuner - Uyumsuz Defne Kaman'ın Maceraları Su
29 Ağustos 2014 Cuma
TANZİMÂT OKUMALARI 'Nâmık Kemâl' [Eylül 2014]
- Cezmi - Namık Kemal
- İntibah - Namık Kemal
- Vatan yahut Silistre - Namık Kemal
- Vatanı Sattık Bir Pula - Hıfzı Topuz
4 Temmuz 2013 Perşembe
Murat Menteş - Ruhi Mücerret
Ruhi Mücerret
Murat Menteş
April Yayıncılık
2013 İstanbul
320 Sayfa
ISBN:6055162054
21 Şubat 2013 Perşembe
Orhan Pamuk - Benim Adı Kırmızı
5 Eylül 2011 Pazartesi
Elif Şafak - İskender
İskender
Elif Şafak
Doğan Kitap
2011, İstanbul
ISBN: 978-605-09-0251-8
443 Sayfa
Çeviri: Omca A. Korugan
22 Temmuz 2011 Cuma
Yusuf Atılgan - Anayurt Oteli
Anayurt Oteli
Yusuf Atılgan
YKY
2005, İstanbul
ISBN: 975-08-0066-4
108 Sayfa
19 Ocak 2011 Çarşamba
Orhan Pamuk - Masumiyet Müzesi
Masumiyet Müzesi
Orhan Pamuk
İletişim Yayınları
2008, İstanbul
ISBN: 9789750506093
592 Sayfa
16 Eylül 2010 Perşembe
Orhan Pamuk - Kara Kitap

Kara Kitap
Orhan Pamuk
İletişim Yayınları
2003 İstanbul
ISBN: 975-470-453-8
448 Sayfa
10 Ağustos 2010 Salı
Ahmet Hamdi Tanpınar - Huzur

Huzur
Ahmet Hamdi Tanpınar
Dergah Yayınları
2009 İstanbul
ISBN: 978-975-995-110-8
391 Sayfa
Ahmet Hamdi Tanpınar kendini çoktan ispatlamış kült bir yazar, benim yazacaklarım beyhude olabilir, bunun bilincinde olduğum için de nasıl yazsam diye kara kara düşünüyorum. Bu işe hiç kalkışmasa mıydım acaba? Klişe sözü tekrar edeyim o zaman; sürç-ü lisan edersem afola...
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın (1901-1962) en tanınan romanlarından biri olan Huzur ilk olarak 22 Şubat - 2 Haziran 1948 tarihlerinde Cumhuriyet Gazetesi tarafından tefrika edilmiştir. 1949 yılında ise kitap olarak basılmıştır.
Roman edebiyat otoriteleri tarafından Türk Edebiyatının en önemli aşk romanlarından biri olarak tanımlanır.
1939 yılında İstanbul'da tanık olduğumuz Nuran ve Mümtaz'ın imkansız aşkını anlatır. Nuran eşinden yeni ayrılmış bir çocuk annesi bir kadındır. Mümtaz ile ortak tanıdıkları vesilesiyle tanışırlar ve yaz boyunca İstanbul eşliğinde aşklarını yaşarlar. Sonbaharda evlenmeyi düşünürler. Ancak mevsim sonbahara döndükce aşkları imkansız bir hal almaya başlar. Çevrenin baskısı Nuran'ı daraltır.
Roman 4 bölümden oluşuyor ve her bölüm 4 ana karakterin adını taşıyor; İhsan, Nuran, Suat ve Mümtaz. Romanın adı gibi bir iç huzur arayan Mümtaz'ın gözünden olayları okuyoruz. II. Dünya savaşı arifesinde yaşanan gerginlikler de romana ahenk katan bir öge. Romanın en ilginç karakteri bana göre Suat. Suat eski Türk filmlerinde Önder Somer'in (ki çok severim, kendisini rahmetle anıyorum) oynadığı karakterin bir prototipi. Okumak isteyenlerin olabileceğini düşünerek çok da detay vermek istemiyorum. Eğer Kürk Mantolu Madonna'yı sevdiyseniz Huzur'u da seversiniz. Ayrıca belirtmek gerekir ki İstanbul ve alaturka müzik roman boyunca öyle güzel eşlik ediyor ki onlarda birer karaktere dönüşüyorlar.
Tanpınar'ın çok hoş bir özelliği var kahinlik mi desem yoksa engin bir öngörü mü? Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nde çizdiği atmosfer tam bir televole kültürüydü. Bu romanda da öyle bir cümle var ki bilmeseniz roman geçen sene yazıldı diye düşünürsünüz. Aynen aktarıyorum; "...çocuklarımızı muayyen yaşlara kadar okutmayı adet edindik. Bu çok güzel bir şey! Fakat günün birinde bu mekteplar sadece işsiz adam çıkaracak, bir yığın yarı münevver hayatı kaplayacak... o zaman ne olacak? Kriz..."
Tanpınar 60 yıl önce bu kadar üniversite açılacağını ve işsiz üniversite mezunlarının ortaya çıkacağını görmüş.
Tanpınar okumanız dileği ile...
16 Haziran 2010 Çarşamba
Sabahattin Ali - Kürk Mantolu Madonna

Sabahattin Ali
Yapı Kredi Yayınları
İstanbul 2010
ISBN 978-975-363-802-7
160 Sayfa

Romanda Geçen Sarto'nun Arpie Madonnası
13 Mayıs 2010 Perşembe
Hamdi Koç - İyi Dilekler Ülkesi

Hamdi Koç
Doğan Kitap
İstanbul 2009
ISBN 978-605-111-164-3
382 Sayfa
22 Nisan 2010 Perşembe
Şebnem İşigüzel - Sarmaşık

Şebnem İŞİGÜZEL
Everest Yayınları
2002 İstanbul
ISBN 975-289-026-1
391 Sayfa


Jan Van Eyck - Arnolfini ve Karısı

15 Şubat 2010 Pazartesi
Elif Şafak - Mahrem

Mahrem
Elif ŞAFAK
Metis Yayınları
2000 İstanbul
ISBN 978-975-342-285-7
229 Sayfa
Elif Şafak'ın geçen sene Aşk'ını okumuştum. Ondan önce Beşpeşe'yi (Beşbeşe'yi gerçekten tavsiye ederim çok ilginç bir çalışma. Roman 5 Bölümden oluşuyor ve her bölüm 5 farklı yazar tarafından yazılmış. Yazarlar Pınar Kür, Murathan Mungan, Faruk Ulay, Elif Şafak ve Celil Oker. Baskısı ve kapak tasarımı ile bence edebiyat dünyamız için çok farklı ve güzel bir çalışma). Elif Şafak hep okumak istediğim bir yazardı. Ancak genelde akademik yayınları takip ettiğim için, yeni yeni, yeniden Çağdaş Türk Edebiyatını keşfetmeye başlıyorum. Lise yıllarımda Buket Uzuner, Kürşat Başar, Ahmet Altan ve Ayşe Kulin'i sıkı takip ederdim. Lisans, Yüksek Lisans derken ister istemez çok iyi takip edemez olmuştum. Artık bol bol Çağdaş Türk edebiyatından roman okumak istiyorum.
Mahrem'e gelince... Mahrem yazarın 3. kitabı. Aslında ilk kitabından başlamak istiyordum. Ancak nedense elim Mahrem'e gitti. Mahrem'in alt başlığı "görmeye ve görülmeye dair bir roman" gerçekten de öyle. Dört yüzyıllık bir zaman periyodunda geçen, bakma, seyretme, seyredilme, görme, görülme kısacası göz ve görme ile ilgili öyküler ile sarılıyorsunuz. Romanın içinde yer alan "Nazar Sözlüğü" madde madde size eşlik ediyor. Kaldı ki romanda beni en etkiliyen bu sözlüğün maddeleri oldu. Bir röportajında Elif Şafak bu sözlüğe çok emek harcağından bahsetmişti. Gerçekten çok iyi çalışılmış, emek verilmiş ve hikayeyi tamamlamış. Çok da detay vermek istemiyorum zira okunması, hatta dönüp bir daha okunası bir roman "Mahrem".
Nazar Sözlüğü'nden
"Zıtlık: Göze sormuşlar: "En çok ne görmekten hoşlanırsın?" "Zıtlık," demiş, "bana zıtlık gösterin." Yaratıcı tanrıça Afrodit ile yıkıcı tanrı Ares'in yasak aşkını göstermişler. Afrodit ile Ares sadece geceleri buluşup, gün ağarmadan ayrılarak ilişkilerini gizlice sürdürüyorlarmış. Ama bir gece uyuyakalmışlar. Güneş gökyüzündeki yerini aldığında, hala yan yana uyumakta olan aşıklar yakalanmışlar gökyüzüne. (not:Zaten yeryüzündeki günahların en iyi seyredildiği yer gökyüzü olmuş daima.) Güneş, gördüklerini hemen yetiştirmiş Afrodit'in kocası surat yoksulu Hephaistos'a. İki çıplak aşığı bir fileyle kıskıvrak bağlayıp, teşhir etmişer ihanetleri ibret-i alem olsun diye. "Siz buna zıtlık mı diyorsunuz şimdi?" demiş göz. "Sizce Afrodit'in yıkıcı tanrı ile kaçamağı mı zıtlık, yoksa ruhu da kendi gibi çirkin Hephaistos'a sadık kalması mı? Siz bana zıtlık gösterin, zıtlık yok mu?"
Gözbebeği: İnsanlarda yuvarlak, hayvanların çoğunda ise dikine elips biçiminde olan gözbebeğinin çapı, irise gelen ışığın miktarına göre değişir. Karanlık ve uzaklık büyütür gözbebeğini; aydınlık ve yakınlık küçültür. Yani bu kararsız çember, ışık varsa küçülür, ışık yoksa büyür. Yakına bakarken de küçüldüğüne göre, yakın olan aydınlıktır, aydınlıktadır. Uzağın payına karanlık düşer. Zaten karanlığı kimse yakınında görmek istemez.Aşık olunca da büyür gözbebeği; demek ki âşık olunan hep uzaktadır. Aradaki mesafenin verdiği acıyı azaltmak için, maşuka 'gözbebeğim!' diye hitap edilir."