16 Aralık 2014 Salı

Agatha Christie Okumaları [15-31 Aralık 2014]


Yılbaşında nedense Agatha Christie okumak çok hoşuma gidiyor. Tüm romanları bitirdikten sonra hikayeler kaldı onları da okumam lazım. Bir yandan kızım ve eşim bir yandan tezim bir yandan öğrencilerim bana mutluluk ve yoğunluk yaşatıyorlar. Ama elbette kitaplarım olmadan olmaz... Canım Biblio ile 15 günlük bu okumayı planladık. Çok da güzel oldu. Zamanlama çok iyi. Bana enerji verecek eminim. 
Benim kitaplarım:

  • Suç Ortakları
  • Kanatların Çağrısı
  • Ölümün Tam Zamanı
Katılmak isterseniz yazının altına yorum bırabilir, kendi blogunuzda yazı yazabilir veya Instagram hesabınızdan duyuru yapabilirsiniz. Görsel için Sevgili Biblio'ya gecekutuphanesi@hotmail.com mail adresinden ulaşabilirsiniz. 
Benim Instagram hesabım burada
Biblio'nun Instagram hesabı burada

Umarım biz kitaplarımızı okurken kar yağar :)
Herkese güzel okumalar dilerim. 

Bu şahane görsel yine benim bir tanecik arkadaşım Biblio'nun eseri bayılıyorum yaptıklarına teşekkürler arkadaşım ellerine sağlık.

14 Kasım 2014 Cuma

Japon Edebiyatı Okumaları [15-30 Kasım 2014]


Canım Arkadaşım Biblio Kasım ayı için Japon Edebiyatı Okumaları önerdiğinde çok mutlu oldum. Yeni yazarlar keşfetmek çok heyecanlı. Ne okuyabilirim diye araştırırken Kawabata'yı ve Biblio'nun da listesinde olan Mişima'yı tercih ettim. 

Benim kitaplarım: 

  • Kawabata - Go Ustası
  • Mişima - Bahar Karları
  • Mişima - Bir Maskenin İtirafları 
Bize katılmak isterseniz Canım Arkadaşım Biblio'nun yazısındaki adımları uygulayabilirsiniz. İnstagram'da #japonedebiyatıokumaları etiketi ile kitaplarımızı paylaşacağız. Canım Biblio'ya beni davet ettiği ve bu şahane görseli hazırladığı için çok teşekkür ederim. 

Herkese iyi okumalar...

1 Kasım 2014 Cumartesi

Jose Saramago - Körlük


Körlük (Ensaio sabre a cegueira)

Jose Saramago

Can Yayınları

2012, İstanbul

ISBN: 978-975-510-928-2

360 Sayfa

Çeviri: Aykut Derman






"Gözlerimizle görmemeye başlamadan önce bizler zaten kör olmuştuk, korku bizi kör etmişti, aynı korku yüzünden körlüğümüz sürüp gidecek." 

Körlük son yıllarda okuduğum en etkileyeci kitap. Saramago külliyatını okumayı çok istediğim bir yazar. İlk okuduğum Lizbon Kuşatmasının Tarihi'ni açıkcası pek sevmemiş bir hayli sıkılmıştım. Ama o zaman bile Saramago okumaktan vazgeçmemiştim. İlk fırsatta yeniden okuyacaktım. Kısmet Distopik roman okumasınaymış. İlk sayfadan itibaren sizi içine alıyor ve karakterlerden biriymiş gibi romanın havasını soluyorsunuz. Sürekli olarak "ben ne yapardım?" diye sordum kendi kendime. Bazı yerlerde anlatım o kadar yoğunlaşıyor ki klostrofobik bir ortam çıkıveriyor karşınıza. Kaçıp gitmek istiyor ama kalanlara ne olacağını merak ediyorsunuz. 

Kırmızı ışıkta arabası ile bekleyen adam birden kör olur. Çevredekiler yardıma gelirler ve içlerinden biri adamı evine götürür. Adam evde bu olaya anlam vermeye çalışırken karısı gelir ve hemen bir doktora giderler. Doktor bir takım tahliler ister. Akşam evine dönen doktor bu konu ile ilgili literatürü araştırırken kör olur. Bir anda körlük vakaları artmaya başlar. Hükümet körleri karantinaya almak için harekete geçer. Doktoru almaya geldiklerinde karısı da kör olduğunu söyleyerek onunla gider. Hastaları eski bir akıl hastesine kapatırlar. Artık orada kuralları kendileri koyacak ve hayatta kalmaya çalışacaklardır. 

Bazı bölümleri gerçekten çok iç acıtıcı. Ama ben çok sevdim. Bazı bölümler hala gözümün önünde. 

Kitabın 2008 yılında çekilmiş bir de filmi var. Ben filmi de beğendim. internette bulup izleyebilirsiniz. 


31 Ekim 2014 Cuma

Happy Halloween


Cadılar Bayramı'nı çok seviyorum. Bunda sonbaharı sevmemin payını büyük olduğuna eminim. Sonbaharın renkleri, balkabağı, tekinsizlik, baykuş çok hoşuma gidiyor. Cadılar Bayramı, özellikle Kuzey Avrupa'da hasat ve ölüleri anma bayramlarının birleşmesinden meydana gelen pagan temellere dayanıp daha sonra Hıristiyanlaşan günümüzde ise seküler bir kutlamadır. Ben de güne kahvem, balkabağı donutum ve kitabım ile başladım. 

Kitap Hercule Poirot'nun son macerası. Sophie Hannah, Hercule Poirot'ya yeniden hayat veriyor. İlk çıktığı andan beri çok merak ediyorum. Hatta Canım arkadaşım Biblio'nun okuyup bloguna yazdığını biliyorum ama yazıyı kitap bitene kadar okumayacağım. 

Siz de bu tekinsiz günde Monogram Cinayetleri okuyabilir ya da geçen sene bizim yine Cadılar Bayramı'nda okuduğumuz Agatha Christie'nin Elmayı Yılan Isırdı kitabını okuyup filmini izleyebilirsiniz. 

Happy Halloween :) 

24 Ekim 2014 Cuma

Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya


Cesur Yeni Dünya ( Brave New World)

Aldous Huxley

İthaki Yayınları

2013, İstanbul

ISBN:978-975-6902-16-5

333 Sayfa

Çeviri: Ümit Tosun







1984 ile birlikte en önemli Karşı Ütopyalardan biri olan Cesur Yeni Dünya'nın en önemli özelliği bence, kitap adını çok okumak istediğim ve Canım Arkadaşım Biblio'nun çok sevdiği Shakespeare'in Fırtına adlı eserinden alması. 

"Bu kadar bunca yakışıklı varlık varıp gelmiş buraya
Ne güzel şeymiş meğer insanlık
Böyle dünyalıları olan
Yaşasın bu yaman, bu cesur yeni dünya."
Fırtına - Shakespeare 

Distopyamız 26. yüzyılda Londra merkezinde geçiyor. İnsanoğlu öjenik (sağlıklı ceninler yetiştirme)  bir şekilde cam fanuslarda dünyaya gelir. Anne olmak, doğum, aile, evlilik gibi sözcükler ayıptır. Kast sistemi kurulduğu için daha ceninken insanlar kastlarına (Alfa, Beta, Gamma, Delta ve Epsilon) göre şekillendirilir. Örneğin tropik bölge ve madenlerde çalışacak olanlar daha embriyo iken sıcağa alıştırılmaktadır. Çok az embriyo kısırlaştırılmaz. Ancak bu kişiler sıkı bir doğum kontrol yöntemi uygularlar. Herkes herkesindir, cinsellik özgürce yaşanır. Eğitim hipnopedya (uyku sırasında öğrenme) sağlanır. Din, tarih, sanat, felsefe, edebiyat yok edilmiştir. Herkes mutludur çünkü daha ceninken bu duygu verilir Çocuk yaşlarda ölüme alıştırılır ve ölümü sakinlikle karşılayan bir insanoğlu yetişir. Soma adı verilen yasal bir uyuşturucu kullanılmaktadır. 

Bu dünyada bize göre normal, onlara göre vahşi olanlar da yaşamaktadır. Ancak onlar elektrikli tellerle çevrilmiş ayrı bir bölgede yaşamaktadırlar. 

Bernard-Marx  (Alfa-Artı psikoloğu) ve o sıralar birlikte olduğu Lenina Crowne ile bu vahşilerin yaşadığı bölgeye bir gezi yaparlar. Orada Yeni Cesur Dünyalı olan biri tarafından doğurulmuştur olan John ile karşılaşırlar. John'nun Shakespeare'in tüm eserlerinin toplu halde olduğu bir kitabı vardır ve onu okuyarak büyümüştür. Hayatı bu kitap ile anlamaya çalışır. John Lenina'ya aşık olur. Bernard Marx, John'u Cesur Dünya'ya getirir. Herkesin çok ilgisini çeken John bir süre sonra bu ilgiye dayanamaz. 

Huxley'in, Zamyatin'in Biz adlı distopyasından etkilendiğini biliyoruz. Belki ilk ondan okumaya başlamalıydım ancak listemde en merak ettiğim Cesur Yeni Dünya idi. 

1984 kadar olmasa özellikle finali ile gerçekten çok etkilendim. Kendimi o dünyada yaşarken buldum. Bu türe ilgi duyanlar mutlaka okumalı. 


28 Eylül 2014 Pazar

Distopik Roman Okumaları [Ekim 2014]


Lisede felsefe dersinde en sevdiğim konuydu ütopyalar ve karşı ütopyalar. Ütopya Eski Yunanca "ou" olumsuzluk eki ve "topos" yer, ülke anlamındaki sözcüklerin birleşiminden meydana gelen "olmayan ideal ülke" anlamına gelen bir terim haline gelmiştir. En çok ilgimi çeken Orwell'ın 1984'ü idi. Çok uzun zaman aradım, baskısı yoktu. Sonra Türkiye'de yapılan ilk baskısını buldum sahafta.


Kıymetli 1984'üm 

O günden sonra ütopyalar ve karşı ütopya (distopya) okuma hevesim başladı. İlk önce ütopyaları okumaya başladım. Thomas More'un Ütopya'sı, Campanella'nın Güneş Ülkesi, Bacon'un Yeni Atlantis'i, Platon'un Devlet'i. Farabi'nin Medinetü-l Fazıla'sı kaldı bir tek. 

Bir kaç distopya okudum ama listeme tam anlamıyla odaklanamadım. Ne zamandır böyle bir ay yapma niyetindeydim Sevgili Biblio'ya teklif ettiğim zaman o da fikri çok sevdi. Ekim de güzel bir ay böyle bir okuma için. Görsel yine Biblio'nun maharetli ellerinden çıktı. Şahane olmuş. Bize katılmak isterseniz instagram yada blogunuzdan katılımınızı duyurabilir yazının altına yorum bırakabilirsiniz. Görsel için Biblio ile gecekutuphanesi@hotmail.com adresinden iletişime geçebilirsiniz. 

Benim kitaplarım: 

  • Demir Ökçe - Jack London
  • Biz - Yevgeniy Zamyatin
  • Cesur Yeni Dünya - Aldous Huxley
  • Sineklerin Tanrısı - William Golding
  • Mülksüzler - Ursula K. Le Guin
  • Körlük - Jose Saramago 
Canım arkadaşım Biblio'nun yazısı burada. Çok da güzel bir liste yapmış. Şimdiye kadar yaptığımız okumaların bağlantılarını vermiş. Bir göz atın derim. 

Ekim ayı sizce de gizemli bir ay mı? 

29 Ağustos 2014 Cuma

TANZİMÂT OKUMALARI 'Nâmık Kemâl' [Eylül 2014]


Türk yazarlara daha çok vakit ayırmak istiyordum. Türk Dili ve Edebiyatı yüksek lisansı ve lisans eğitimine devam ettiğim için kronolojik bir okuma yapmak istiyordum. Canım arkadaşım Biblio'ya konuyu açtığımda bana katılma nezaketini gösterdi ve bu şahane görseli hazırladı. İlk yazarımız Nâmık Kemâl. Katılmak isterseniz kapımız açık. Görsel için  gecekütüphanesi@hotmail.com adresine mail yazabilirsiniz. Katılımızı sosyal medya aracılığı ile ya da yazının altına yorum yazarak bizimle de paylaşabilirsiniz. 

Benim okuyacaklarım
  • Cezmi - Namık Kemal
  • İntibah - Namık Kemal
  • Vatan yahut Silistre - Namık Kemal
  • Vatanı Sattık Bir Pula - Hıfzı Topuz
Canım Biblio'nun yazısı burada
Sonbahar başlarken biz de eskilere gideceğiz. 



28 Ağustos 2014 Perşembe

Agatha Christie - Arka Sokaktaki Cinayet


Arka Sokakta Cinayet (Murder in the Mews)

Agatha Christie

Altın Kitaplar

2011, İstanbul

ISBN: 978-975-21-1300-8

285 Sayfa

Çeviri: Çiğdem Öztekin





Tatil kitaplarımdan biri. Tatilde Agatha Christie okumak istiyordum. Kütüphaneme bakarken ne zaman aldığımı hatırlayamadığım Arka Sokaktaki Cinayet ve Cinayetler Kulübü kitaplarımı görünce o kadar çok sevindim ki hemen çantama attım ikisini de. Bildiğiniz üzere Agatha Christie'nin tüm polisiye romanlarını bitirmiştim. Sıra öykülere geldi.

Arka Sokaktaki Cinayet, Poirot öykülerinden oluşan bir kitap:

  • Arka Sokaktaki Cinayet
  • İnanılmaz Hırsızlık
  • Ölü Adamın Aynası
  • Rodos Üçgeni 
Hepsi birbirinden güzel Poirot'nun olması yeterince tatmin edici. 

Arka Sokaktaki Cinayet; çözüm açısından çok ilgi çekici. Alışagelmiş bir tarzı olmadığı için çok sevdim. Poirot her zaman ki gibi titizlikle ele alıyor olayı. Olayın başlangıcı da hoş. 5 Kasım Guy Fawkes Gecesi'nde (V For Vendetta izleyenler iyi bilir) Poirot ve Müfettiş Japp aralarında cinayet işlemek için mükemmel bir gece olduğundan bahsederler. Zira havai fişek sesleri ile silah sesinin ayırt edilmesinin güç olduğu için ortam mükemmeldir. Ertesi gün gerçekten de bir şüpheli bir ölüm vak'ası haberi alırlar. Öykünün başarılı uyarlaması burada

Diğer öykü İnanılmaz Hırsızlık da ilk başlarda biraz anlamsız gelse de finalini okuyunca zekice bulacağınız bir öykü. İngiliz Hava Kuvvetleri Komutan Mareşal Carrington ile Savunma Bakanı Lord Mayfield ülke savunması için önemli planlar hakkında konuşmak için bir araya gelirler. Ancak ajan olduğundan şüphelenilen Bayan Vanderlyn de konuklar arasındadır. Yemekten sonra yapacakları toplantı sırasında bazı önemli evrakların kaybolduğunu fark ederler ve bu işi sessizce çözmesi için Poirot'ya haber verirler. Sıradan bir hırsızlık olayı gibi dururken dediğim final çok etkileyici. Uyarlaması burada.  

Ölüm Adamın Aynası; Bir davet mektubu alan Poirot , mektubu gönderen Sir Chevenix-Gore'un kim olduğunu öğrenmek için bir davete katılır ve Bay Satterthwaite'a danışır. Adam ondan kısaca bahseder. Sonuçta çok ukala, küstah biri olduğu ortaya çıkar. Poirot daveti reddetmeyi düşünse de sonra kabul etmeye karar. Adamın evine vardığında yemek vaktidir. Herkes Sir Chevenix-Gore'un neden yemeğe gelmediği merak etmeye başlar çünkü bu konuda çok titizdir. Poirot durumdan şüphelenir ve çalışma odasına giderler. Kapı kilitlidir. Poirot kapının kırılmasını ister ve adamın cesedi ile karşılaşırlar. Değişik bir hikaye. Uyarlaması burada

Son öykü Rodos Üçgeni, adından da anlaşılacağı gibi bir aşk üçgeni ile alakalı cinayeti anlatıyor. Poirot'nun dinlenmek için geldiği Rodos'da şahit olduğu bu aşkın bir cinayete neden olabileceğini düşünüyor ve gerçekten de cinayet işleniyor. Poirot gayet soğukkanlı bir şekilde olayı açıklıyor. Uyarlaması burada

Tatil için keyifli bir kitap oldu. Külliyat tamamlama maceram son hızla devam ediyor :) Yanlış bilmiyorsam Agatha Christie külliyatının basılmayan tek kitabı "Poirot Investigates" adını taşıyan öykü kitabı. Pek çok önemli öykünün olduğu kitap umarım en kısa zamanda basılır. 


26 Ağustos 2014 Salı

Hermann Hesse - Boncuk Oyunu


Boncuk Oyunu (Das Glasperlenspiel)

Hermann Hesse 

Yapı Kredi Yayınları

2012, İstanbul

ISBN : 9789750803611

560 Sayfa

Çeviri Kamuran Şipal






"Çünkü bir büyüyü içerir her başlangıç."


Hesse okumamızın ilk kitabı Boncuk Oyunu idi. Çok uzun süredir merak ettiğim bir romandı.Boncuk Oyunu bir Bildungsroman. Bildungsroman, Alman Edebiyatında bireyin oluşum dönemini ve sonunda ulaştığı ideal durumu ele alan roman türü olarak açıklanabilir. En ünlü bildungsromanlar: Jane Eyre, David Copperfield, Martin Eden, Harry Potter. 

Boncuk Oyunu, Joseph Knecht'in biyografisini anlatır. Knecht, 20. yüzyılda Avrupa'da kapalı bir grubun üyesidir ve okul çağından başlayarak Magister Ludi yani Boncuk Oyunu Üstadı olana kadarki dönemini anlatır. Boncuk Oyunu grubun var olmasının temeli olmasına rağmen hiç bir zaman romanda oyunun ayrıntıları açıklanmıyor. Büyük merakla oyunun detaylarını okumayı beklerken felsefe, matematik, müzik, edebiyat, tarih ve mantık gibi bilim dallarına ait çıkarımlar, sentezler buluyorsunuz. 

İlk başlarda biraz sıkıcı gelse de ortalarına doğru öykü anlam kazanmaya başlıyor. Knecht'in memnuniyetsizliği ortaya çıkıyor. Roman ayrıca ölmeden önce okunması gereken 1001 kitaptan biri. Hesse külliyatının en önemli eserlerinden biri.

SON BONCUK OYUNCUSU

Önünde oyuncağı, renk renk boncuklar,
Oturur iki büklüm, ülke tarumar,
Savaş ve veba binmiş ensesine,
Yıkıntılarda sarmaşıklar, arılar vızır vızır.
Yorgun bir huzur kısık sesli ilahilerle
Yankılanır dünyada, suskun yaşlılık çağı
Renk renk boncukları boncuklarını sayar ihtiyar,
Uzanır eli mavi bir boncuğa, bir beyaza
Bir büyük seçer, bir küçüğü sonra,
Güzelce dizilir boncuklar, oluşur halka.
Simgeler oyununda üzerine yoktu bir zaman, 
Pek çok sanatta, pek çok dilde usta,
Çok yer gezip görmüş, bilip tanımış dünyayı,
Ünlü bir kişi, kutuplara kadar duyulmuş adı,
Öğrencilerle, meslektaşlarla çevresi sarılı.
Kalmış geride, harcanmış, yalnız, yaşlı,
Ne kendisinden feyz alacak bir öğrenci vardır şimdi
Ne bir üstat söyleşilere davet eder kendisini;
Geçmişe karışmış hepsi, tapınaklar, kitaplıklar,
Yok artık Kastalya'nın okulları...Dinlenir ihtiyar
Yıkıntılar içinde, elde boncuklar,
Anlam yüklü hiyeroglifleri bir dönemin
Bundan böyle renk renk cam parçaları.
Yuvarlanır ellerinden sessiz, 
Yitip gider kumlar içinde...

Üniversite bahçesinde kitabımı okurken...





11 Ağustos 2014 Pazartesi

Çocukluk Okumaları 10-31 Ağustos 2014



Uzun zamandır canım arkadaşım Biblio ile planladığımız bir okumaydı. Çocukken sevdiğimiz biz de iz bırakan yeniden okumak istediğimiz kitapları okumak. Bu güzel yaz günleri bana çocukken yaşadığım tatil günlerini anımsatıyor. Böylece o çok özlediğimiz günlere dönmek sanırım daha kolay olacak. 

Geçenlerde National Geographic izlerken bir test ile karşılaştım ve beynimin erkek beyni olduğunu öğrendim. Sanırım o yüzden çocukken macera kitapları özellikle Jules Verne çok severdim :) Hala da severim bu nedenle hemen hemen tüm Jules Verne kitaplarını okumuşumdur. Hatta önümüzdeki aylarda bir Jules Verne ayı planlıyorum. Bu kadar Verne sever biri olduğum ve çocukken çok okuduğum için Jules Verne kitabını da var okuyacaklarımın içinde. Çocukken çok sevdiğim ve sonra çizgi filmini de izlediğim Küçük Prenses'in de önemi büyük. Nedense yatılı okulları severim orada geçen öyküleri. En iyisi okuyacaklarımı liste olarak yazayım.
Küçük Prenses - F.H. Burnett
Küçük Prens - A. De Saint-Exupery
İki Yıl Okul Tatili - Jules Verne
Alice Harikalar Diyarında - L. Carroll
Şeker Portakalı - Vasconcelos

Katılmak isterseniz yazı altına yorum yazarak ve blogunuzda duyuru yaparak katılabilirsiniz. İletişim için Sevgili Biblio'ya gecekutuphanesi@hotmail.com adresinden ulaşabilirsiniz. Şahane görsel yine canım arkadaşım Biblio'ya ait ellerine sağlık bayıldım. Biz çocukluğumuza gidiyoruz :) 

21 Temmuz 2014 Pazartesi

Agatha Christie - Uyuyan Ölüm


 Uyuyan Ölüm (Sleeping Murder)

Agatha Christie

Altın Kitaplar

2011, İstanbul

ISBN: -978-975-21-0951-3

239 Sayfa

Çeviri: Gönül Suveren 






"Onun yüzünü örtün. Benim gözlerim kamaşıyor, o çok genç öldü..."

Geçen yazımda Agatha Christie'li tarihçemi yazmıştım. O yıllarda Miss Marple'ın sadece bir romanın okumuştum ve çok da sevmemiştim. Yıllar sonra Miss Marple'ı ilk romanından itibaren okuyunca çok sevdim. Bu tatlı kadın hem örgü örerek hem de cinayet çözerek kalbimi fethetti. Ne zaman Miss Marple romanı okusam örgü örme isteği uyandırdı ben de. Bir de bahçeye olan ilgisi takdire şayan. 

Uyuyan Ölüm, Miss Marple'ın son romanı. Bu romanda Ve Perde İndi gibi 1940'lı yıllarda yazılmış. Zaten okurken Miss Marple'ın hareketli olmasından dolayı önce yazılmış olduğu anlaşılıyor. Ben okurken bu durumu fark etmiş fakat üstünde durmamıştım. Bir önceki romanda bahçe işlerini yapamayan Miss Marple bu romanda bahçede gayet rahat çalışıyor. 

Romanı çok sevdim. Muhteşem bir hikayesi var. Her ne kadar katili tahmin etsem de teyit edebilmek için heyecanla sonunu bekledim. Kesinlikle okunmalı. Kitabı okurken şunu fark ettim. Agatha Christie kitaplarını okumayı sevmemin bir nedeni de öykülerin geçtiği ortam. İngiliz kırsalı ve sahillerini çok seviyorum. Özellikle Devon sahilleri. İngiliz evleri, bahçeleri ve çay saatleri çok hoşuma gidiyor. Viktoria döneminde yaşamayı çok isterdim. 

Roman yeni evli genç bir kadın olan Gwenda'nın yıllar sonra İngiltere'ye dönmesi ile başlıyor. Eşinin gelmesini beklerken kendilerine ev bakan Gwenda bir gün bir ev bulur ve çok sever. Kendisini yuvasında gibi hisseder ve satın alır. Onarım çalışmaları sırasında garip şeyler yaşar: Salonda sonradan kapatılmış kapının yerini bilir, çocuk odasındaki duvar kağıdı tam düşündüğü gibidir, bahçede gizlenmiş merdivenleri bulur. Bunlar ona endişe verir ve kuzenin yanına gider. Miss Marple'ın da onlara katıldığı bir gece Malfi Düşesi oyununa giderler. Oyunu çok sever ta ki aktör "Onun yüzünü örtün. Benim gözlerim kamaşıyor, o çok genç öldü..." diyene kadar. Bu sözler, genç kadının gözünün önüne aldıkları evde holde boğularak öldürülmüş bir kadın getirir. Bu kadın Helen'dir. Gwenda delirmeye başladığını düşünürken Miss Marple ona yardım etmeye karar verir. 

Canım yeniden okumak istedi. Ne şahaneydi. Unutmadan film uyarlaması var. Ancak epey bir değişiklik yapmışlar. Yine de izlemek keyifliydi. İzlemek isterseniz burada


Böylece Agatha Christie'nin polisiye romanlarının sonuna geldim. 66 adet kitap okumuşum. Dile kolay. Bu okumalarımı taçlandıran, destek veren Canım Arkadaşım Biblio'ya tekrar teşekkür ederim. Benim için ne kadar değerli olduğunu bu vesile ile tekrar belirteyim. O olmasa bu okumalar bu kadar tatlı olmazdı. Hem okurken hem okuma sonrası fikirlerimizi paylaştık. Yazılarıma yorumlarıyla değer kattı. Tanışmamızı Fowles'a borçluyuz. Zira Canım Biblio'nun Büyücü filmi yazısı ile keşfetmiştim blogunu. Büyücü çok sevdiğim bir kitap olduğu için yorum yazdım hemen. (23 Haziran 2010) Yorumuma hemen cevap veren bu sımsıcak bloggerı çok sevdim. Sonrasında Agatha Christiesever olduğumuzu öğrenince birlikte okumalar yapmaya başladık. Ve böylece büyük bir dostluk gelişti. Hayatımda olduğu için çok mutluyum. Bizi kavuşturan Blogger ve Fowles'a teşekkür ederim. İyi ki varsın Canım Arkadaşım... Seni çok seviyorum... 

18 Temmuz 2014 Cuma

Okumak İstiyorum



Kürşat Başar'ı çok severim. Lisedeydim sanırım Aşkı Bulmanın ve Korumanın Yolları'nı okuduğum zaman. En sevdiğim kitabıdır. O zamandan sonra tüm külliyatını okudum. Yeni kitabı "Yaz" çıktığından beri dilimde. Sonunda Canım eşim bana hediye almış. Çok teşekkür ederim :)
Hesse okumamız biter bitmez hemen okuyacağım Heyecanla bekliyorum. Siz okudunuz mu? 

16 Temmuz 2014 Çarşamba

Agatha Christie - Ve Perde İndi


Ve Perde İndi (Curtain

Agatha Christie

Altın Kitaplar

2011, İstanbul

ISBN: 978-975-405-137-7

176 Sayfa

Çeviri: Gönül Suveren






Agatha Christie ile nasıl tanıştığımı yazmadım sanırım. Büyük ablam severdi ben çocukken. Aramızda 12 yaş olduğu için o zamanlar ben okuma yazma bilmiyordum, sadece kapağına bakardım ve kimisi bana ürkütücü gelirdi. Ama okumak içinde can atardım. Sonra okuma yazma öğrendim ve sanırım ilkokul 5. sınıfta öykülerinden oluşan bir kitap olan Kırmızı İşaret kitabını okudum. Çok etkilendim. Sonra ablamın diğer Agatha Christie kitaplarını okumaya başladım. Onları bitirince kendim almaya başladım. Böylece özellikle yaz tatili geldiğinde hemen Agatha Christie kitabı alıyordum. O zamanlar internet olmadığı için yazarın tam külliyatına ulaşamadığım ve kronolojik sıra takip edemediğim için kitapçıda hangi kitabı bulursam onu alıyordum. İşte öyle bir zamanda aldım "Ve Perde İndi"yi. Maalesef Poirot'nun son romanıymış. Neyse ki ilk romanı "Ölüm Sessiz Geldi"'yi okumuş olduğum için Styles'a geri dönüş çok hoşuma gitmişti. Yıllar içinde Agatha Christie'nin yerini üniversite yıllarımda başka bir güzellik aldı. Gelmiş geçmiş en iyi Poirot olan David Suchet'ın başrolde oynadığı Agatha Christie's Poirot. O zamanlar TRT-2'de yayınlanıyordu. Hatta ilk bölümlerini çok karlı bir günde yeğenim ile izlemiştik. Bir süre bu dizi devam etti. Sonra okul hayatım yoğunlaştı, yüksek lisans falan derken Agatha Christie'yi ihmal ettim. Ama hep bütün kitaplarını okumak isteği vardı ilk okumaya başladığım andan itibaren. Daha sonra blog yazmaya başlayıp "Kahverengi Elbiseli Adam"'ın yeni baskısını bulunca, Agatha Christie sevdam yeniden canlandı. Poirot zaten baş tacımdı bu yeni okumalarımla Miss Marple'ı da çok sevdim. Geçen nisan ayında son kalan romanlarını da okudum ve bitti. Zaten son kitaplar kaldığı için hüzünlüydüm. Hüznüm "Ve Perde İndi"ye gelince katlandı. İki gündür de ne yazsam nasıl yazsam diye düşünüp duruyorum. 

Bu noktada sizin için karar vermek gerekiyor. Kitabı okumayı düşünüyorsanız Poirot'nun son romanı olduğunu bilin, okumayı en sona bırakın ve yazının bundan sonrasını okumayın. Çünkü her ne kadar içerik ile ilgili çok şey yazmamaya özen göstersem de yine de keyif kaçırmasın. 

Etkileyici uyarlamasını izlemek isterseniz burada


Canım ne kadar tatlı 

Eğer kitabı okuduysanız veya okumayı düşünmüyorsanız biz devam edebiliriz. Evet maalesef bu roman Poirot'nun göründüğü son roman. Lise yıllarımda okuduğum ve kitabın tüm detaylarını gayet net hatırlıyor olmama rağmen o kadar üzüntülüydüm ki okumaya başladığımda elim gitmedi. Bir de eski kitabımın nasıl olmuş ise son bir kaç sayfası yok olmuştu. Birine ödünç verdiğim zaman mı oldu bilemiyorum. O nedenle yeni baskısını aldım. İtiraf etmek gerekirse ben Agatha Christie'nin hep son yıllarında yazdığını sanıyordum. Ancak meğer 30 yıl önce yazıp bir kasaya kapatmış. Bunu yeni öğrendim. Bu nedenle içinde bu arada yazılmış herhangi bir olaya atıf yok. Bunu fark etmeliydim aslında. Roman bizim ilk kez Poirot'yu tanıdığımız "Ölüm Sessiz Geldi"'de olayın geçtiği Styles'da geçiyor. Aradan yıllar geçmiş Styles bir pansiyona dönüşmüş. Poirot elden ayaktan düşmüş, bitkin bir halde Sevgili Hastings'i bekliyor. Onunla son kez ava çıkacaklar. Birbirinden farklı gibi görünen cinayetlerin tek ve asıl failini yakalayacaklar. Ama adaleti yerine getirmek ve katilin suçlarını kanıtlamak çok zor. Bunun için de Poirot'nun muhteşem bir planı var.

En az "Roger Ackroyd Cinayeti" kadar şaşırtıcı bir final. Ama ben hala Poirot'nun ölümüne üzülüyorum. Üstüne bir de Poirot dizisinin finali olan uyarlamasını izleyince artık göz yaşlarımı tutamadım. Şahane olmuş, Poirot'nun iyice yaşlanmış hasta halleri çok dokunaklı. Çok üzüldüm. Sonra onu yeniden istediğim zaman Mısır'da, Doğu Ekspresi'nde ya da King's Abbot'ta kabak yetiştirirken okuyabileceğimi düşündüm. Bu kendimi daha iyi hissetmemi sağladı. 

Her güzel şeyin bir sonu vardır evet ama bizim Canım arkadaşım Biblio ile Agatha Christie okumalarımız devam edecek. Başka projeler geliştireceğiz. Üstelik benim daha okuyacağım öyküler var onlar bana heyecan veriyor. Hatta iki tanesini tatile giderken yanıma alacağım. Evet Poirot ölmedi...







14 Temmuz 2014 Pazartesi

Agatha Christie - Kader Kapısı


Kader Kapısı (Postern of Fate)

Agatha Christie

Altın Kitaplar

2012, İstanbul

ISBN: 978-975-21-1088-5

256 Sayfa

Çeviri: Gönül Suveren






Şam kentinin dört büyük kapısı vardır...
Kader Kapısı, Çöl Geçidi,
Felaket Mağarasıı, Korku Kalesi...
Ey kervan, oralardan geçme,
Ya da şarkı söyleyerek geçmekten sakın.
O sessizliği duydun mu?
Kuşların ölmüş olduğunu,
Ama yine de bir şeyin kuş gibi cıvıldadığı
O sessizliği...

James Elroy Flecker (Şam'ın Kapıları)  

Kader Kapısı son Beresford kitabı. Kitabı ilk okumaya başladığımda çok sevdim. Çünkü çocuk kitaplarından bahsediyordu. Ben de çocukken okuduğum kitaplara çok değer veririm arada okurum, bakarım. Bu nedenle çok severek okudum ilk sayfaları. Ayrıca büyük de bir gizem vardı. Tam benlik dedim. Ama sonra o kadar karıştı, o kadar gereksiz cinayetler, geçmiş ile bağlantılar ortaya çıktı ki. Şu an sonu nasıl bitti diye sorsalar anlatabilir miyim bilmiyorum. Halbuki gayet güzel başlamıştı. Neyse, netice olarak tüm külliyatı okumak isteyenlere göre onu eklemek lazım. Kitabın kapağı da çok da başarılı. Kitap adında da saçmalanmamış. Bu sefer Agatha Teyze karıştırmış. 

Beresfordlar emekli olup yeni bir eve taşınırlar. Evi yerleştirdikleri sırada eski çocuk kitapları bulurlar. Tuppence bu kitapları saklamak ister ve yerleştirdiği bir gün bazılarını okur. İçlerinden "Kara Ok" adlı bir kitapta bir mesaj olduğunu fark eder: "Mary Jordan'ın ölümü normal değildi". Tommy ile olayı araştırmaya başlarlar. 

Keşke bu kadar karışık olmasaydı. Yine Agatha bizim canımız.  



11 Temmuz 2014 Cuma

Agatha Christie - Filler de Hatırlar



Filler de Hatırlar (Elephants Can Remember)

Agatha Christie

Altın Kitaplar

2012, İstanbul

ISBN: 975-21-0643-9

188 Sayfa

Çeviri Gönül Suveren







Poirot ve Ariadne Oliver'lı bir Agatha Christie romanı. Agatha Christie'nin başarılı romanlarından biri. Ben de eski bir baskısı vardı ama bulamadım onu ve yeni baskısını aldım. Çünkü lise yıllarımda okumuştum çok da iyi hatırladığım bir romandı. Yıllar sonra yeniden okumak yepyeni bir keyif kattı. Üstelik kitabın yanında şahane bir de uyarlama izledim. Aradan uzun zaman geçip kitapları bloga yazmanın bir ilginç yönü de kitapları yeniden okuma isteği yaratıyor. Bu kitabı Sevgili Biblio ile nisan ayında okumuştuk. Bu kitabın bir özelliği de sondan bir önce Poirot romanı olması. Bu nedenle kitabın sonlarına doğru hüzünlenmeye başladım. 


Ariadne Oliver yazarların yemeğinde bir kadınla tanışır: Bayan Burton-Cox. Kadın Ariadne Oliver'dan bir gizemi çözmesini ister. Oğlunun evleneceği kız olan Celia'nın (Bayan Oliver kızın vaftiz annesi)  annesinin mi babasını vurduğu yoksa babasının mı annesini vurduğu? Bayan Oliver'a çılgın bir istek gibi gelmesine rağmen Poirot ile konuşurlarken bu gizemi aydınlatmaya karar verir. Yıllar önce yaşanan bu ölüm olayını mutlaka hatırlayan filler olduğunu söyler. Zira filler asla unutmazlar.

Film uyarlaması burada

Severek okuduğum ve yine okumak isteyeceğim bir roman. Fillerin hafızlarının güçlü olması üzerine çekilen bir film geldi aklıma. Yıllar önce izlemiş ve çok etkilenmiştim. Çok sevdiğim Elizabeth Taylor'un Elephant Walk (1954) filmi. Denk gelirseniz tavsiye ederim. 


   



10 Temmuz 2014 Perşembe

Agatha Christie - Ölüm Meleği


Ölüm Meleği (Nemesis

Agatha Christie

Altın Kitaplar 

2012, İstanbul

ISBN: 978-975-21-0325-2

192 Sayfa

Çeviri: Gönül Suveren 






Miss Marple'ın en sevdiğim öyküsü sanırım. Fikir çok hoşuma gitti. Gizemli bir olayı çözmek için çıkılan bir gezi. Şahane de bir uyarlaması var. Aslında ben ilk filmi izledim. Normalde kitabını okumadığım hikayenin filmini izlemiyorum. Ama çok sıkıldığım bir gün denk geldim ve izlemeye başladım. Çok sevdim. Zaten orijinal adı da çok etkileyici: Nemesis. Agatha Christie'nin mitolojik ögeleri kullanmasını çok seviyorum (En bariz örnek Hercule'ün On İki Görevi) Nemesis (Öç tanrıçası) benim Yunan mitolojisinde en sevdiğim figürlerden biri. Karanlık bir yanı var çünkü. Zira Nemesis'in annesi gece Tanrıçası Nyks. Nemesis hem soyut bir kavram olarak yer alır mitolojide hem de tanrısal bir varlık. Kavram olarak öcü simgeler. Ayrıca Yunan mitolojisinde Öç tanrıçalarını simgelen üç kız kardeş Erinysler de vardır. Ancak Nemesis daha çok tanrısal öcü simgeler. Erinysler ise daha çok suç işleyen, özellikle adam öldürenin peşine takılırlar. 


Nemesis 

Öyküye gelirsek; Miss Marple Karayip adalarında tatil yaparken ve cinayet çözerken tanıştığı Bay Rafiel'in ölüm haberini okur. Bir hafta sonra ise Bay Rafiel'in avukatlarından bir mektup alır. Mektupta görüşmek istediklerini bildirirler. Miss Marple görüşmeye gittiğinde Bay Rafiel'in ona Nemesis görevi verdiğini öğrenir. Geçmişte yaşanmış bir cinayeti çözme ve katili adalete teslim etme görevi. Ancak bunun için İngiliz kırsalında yapılan ünlü evler ve bahçeleri (böyle bir tura çıkmayı ne çok çok isterim) turuna katılması gerekmektedir. Üstelik cinayeti çözerse Miss Marple ödül de kazanacaktır. Gerçekten de cinayeti çözer ve ödülü alır. Avukatların Miss Marple hakkında konuşmaları çok keyifliydi. Tekrar okumak için sabırsızlanıyorum.   


Yukarıda bahsettiğim gibi başarılı bir uyarlaması mevcut. Tadı kaçmasın bence önce kitabı okuyun sonra filmi izleyin. Bunları mutlaka yapın :)

Filmin linki burada

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...