26 Şubat 2013 Salı

Virgina Woolf - Dalgalar



Dalgalar (The Waves)

Virginia Woolf

İletişim Yayınları

İstanbul, 2011

ISBN: 9789754709391

264 Sayfa

Çeviri: Oya Dalgıç






Dalgalar Virginia Woolf'un belki de en zor okunan eseri ki kendisi de bunu özellikle istemiştir. Kendine özgü bir tarzda kaleme alınan Dalgalar hem düz yazı hem de şiir öğelerini barındırmaktadır. Hatta güncesinde Dalgalar için bir tiyatro oyunu-şiir olarak bahseder. Bu yeni üslubunun güçlüğü nedeniyle kitap tam üç kez yeniden yazılmıştır. 

Roman olarak adlandırılamayan bu kitapta belli bir olay örgüsü yoktur. 6 kişinin (üç kadın üç erkek) bilinç akımını aktaran eser bazı eleştirmenlere göre Woolf'un en büyük eseridir. Karakterler bir bakıma kendi kendilerine konuşurlar. Bu altı karakter dışında Percival adındaki bir kişi daha vardır. Ancak onu sadece karakterlerin bahsetmesinden biliriz. Genç yaşta ölen Percival'ı yazar hiç konuşturmaz. Bu 6 karakter ve Percival dışında başka karakterler yoktur. Hatta bu karakterlerin bir kişinin farklı karakterleri olup olmadığı da tartışılır.

Üslup olarak farklı olsa da gerçekten de zor okunan bir kitap Dalgalar. Şiirselliğin verdiği bir ahenk olmasına ve kimi yerlerde akıp gitmesine rağmen Virginia Woolf gerçekten istediğini yapmış ve zor okunan ve karmaşık bir eser yaratmış. Kendi adıma bir önceki Virgina Woolf okumamdaki kitapları daha çok sevdiğim aşikar. Tavsiyem külliyatı okuyacaksanız sonlarda okumanız. İlk kitap olarak tercih ederseniz diğer kitaplarını okumak istemeyebilir ve çok şey kaçırabilirsiniz.

22 Şubat 2013 Cuma

J.R.R. Tolkien -Tehlikeli Diyarlardan Öyküler



Tehlikeli Diyarlardan Öyküler (Tales from the Perilous Realm) 

J.R.R.Tolkien

İthaki Yayınları

2012, İstanbul 

ISBN: 9788793794074

223 Sayfa

Çeviri: Niran Elçi




"Peri diyarı tehlikeli bir yerdir ve ihtiyatsız ayaklar için pek çok çukur, fazla cüretli olanlar için pek çok zindan barındırır... Peri masallarının dünyası engin, derin ve yüksektir, ve bir çok şeyle doludur: Orada her türlü hayvan ve kuş; kıyısız denizler, sayısız yıldız; kendisi bir büyü olan güzellik, ve her daim mevcut bir tehlike; kılıç kadar keskin coşku ve hüzün vardır.  Diyara girmiş bir insan orayı gördüğü için kendini talihli sayabilir, ama Peri Diyarı'nın zenginliği ve tuhaflığı gezginin dilini bağlar, anlatamaz. Ve orada bulunduğu sürece, çok fazla soru sorması tehlikelidir çünkü kapılar yüzüne kapanabilir ve anahtarlar kaybolabilir."

                                                              J.R.R. Tolkien

Kitap dört öyküden oluşuyor:

-Ham'li Çifçi Giles
-Tom Bombadil'in Maceraları
-Yaprak Çizen Niggle
-Büyük Wootton Demircisi

Bunların içinden Tom Bombadil'i Yüzüklerin Efendisi'nden hatırlıyoruz. Onun öyküsünde pek çok şiirsel anlatımlı minik öykücüklerden oluşuyor. Öykünün başındaki önsözde seçkilerin üçüncü çağın sonunda Hobbitler ve özellikle Bilbo ve onun dostları tarafından yazılmış görünen Shire efsaneleri ve latifeleri ile ilgili olduğu belirtilmiş. Yüzüklerin Efendisi filminde kendisine yer verilmediği için bazı hayranlarını hayal kırıklığına uğratmış bir karakter.

Ham'li Çiftçi Giles ise yakın zamanda filmini özlediğimiz Hobbit öyküsündeki gibi bir Ejderha öyküsü. Kendi halinde çiftçilik yapan Giles'in nasıl bir ejderha avcısına dönüştüğünün anlatıyor.

Tolkien hayranlarının mutlaka okuması gerek bu hoş öyküleri. Ben en çok Ham'li Çiftçi Giles'in öyküsünü sevdim. 




21 Şubat 2013 Perşembe

Orhan Pamuk - Benim Adı Kırmızı



Benim Adım Kırmızı

Orhan Pamuk

İletişim Yayınları

2003, İstanbul

ISBN:9789754707113

472 Sayfa 






Roman, 1591 yılında Osmanlı padişahı III. Murat'ın saltanat döneminde 9 gün süreyle karlı bir havada İstanbul'da geçer. Saray hattatları ve nakkaşları padişahın emriyle hazırlanan bir kitap için gizlice Frenk etkisi taşıyan resimler yaparlar. Bu ekibin başında Enişte vardır. Eniştenin kızı Şeküre ve teyzesinin oğlu Kara arasında yarım kalan aşkın gölgesinde cinayetler işlenir. Kara hem kitabı tamamlamak hem de katili bulmak için Enişte tarafından görevlendirilir.

Roman, polisiye bir tarihi roman. Minyatür sanatı üzerine bu kadar detay verilmesi daha önceden de ilgimi çeken bu sanata olan ilgimi arttırdı. Orhan Pamuk sadece iki yılını araştırmaya ayırarak dört yılda yazmış romanı. Kesinlikle üzerinde çok çalışılmış, incelenmiş. Bu bakımdan dört dörtlük. Romandaki sanatkarların anlattığı birbirinden güzel öyküler mest edici. Üslup olarak da çok hoş. Her bölüm bir kahramanın ağzından aktarılıyor ve bölüm adı da kahramanın adını taşıyor. Benim adım at, Benim Adım Ölüm gibi bölümler konuşamayan canlıların ve kavramların dile gelmesi bakımından çok etkileyiciydi. Özellikle ölüm anını anlattığı bölümü de çok başarılı bulduğumu söylemeliyim. Romanı Kara Kitap ile karşılaştıranlara hak vermemek elde değil. Özellikle romanın geçtiği mevsim olarak birbiriyle örtüşmekte. Ancak yine de hala Pamuk sıralamamda Kara Kitap bir numara. Benim Adım Kırmızı'yı Masumiyet Müzesi gibi biraz fazla uzun tutulmuş bulduğumu itiraf etmeliyim. Kimi bölümler olmasa daha akıcı ve daha keyifli bir roman olurdu. Kitapta Orhan Pamuk kendisinin ve annesi ile kardeşinin isimlerini de kullanmış.

Kitabınn son bölümünde Ranlı Şair Sarı Nazım ile Nazım Hikmet'e bir de saygı duruşu yapıyor ki bu da hoş detaylardan biri.

13 Şubat 2013 Çarşamba

Agatha Christie - Şahidin Gözleri




Şahidin Gözleri  (Ordeal by Innocence)

Agatha Christie

Altın Kitaplar

1977, İstanbul

191 Sayfa

Çeviri: Gönül Suveren 





Ey güzel kumru
Beyaz bembeyaz kanatlı kumru
Sevgili, güzel kız
Her zaman yapayalnız
Ne yerim var, ne evim
Ne karada, ne denizde
Belki de senin kalbinde

Şahidin Gözleri'ni Canım arkadaşım Biblio "Seveceksin" dediği andan itibaren çok merak etmiştim. İlk sayfalardan itibaren kurgusu ile beni çekti. Agatha Christie geçmişte yaşanmış cinayetleri konu edindiği olumuştur ancak bu olay çok daha farklı ele alınıyor. Agatha Christie'nin 50. kitabı olmasına rağmen son derece özgün ve nitelikli bir roman yazmayı başarmış. Böyle bir deha karşısında ne söylemek gerekir bilemiyorum. 

Şahidin Gözleri'nin en hoş ve dramatik yanı evlat edinilen çocukların iç dünyasına dosdoğru bir ışık tutması. Evlat edinmenin ne büyük erdem ve fedakarlık olduğu kabul edilse de evlat edinilen çocukların aslında ne hissettiklerine pek dikkat edilmiyor sanki. İşte bu noktada Agatha Christie onlara tercüman oluyor. Anne - evlat yada aile kavramları üzerine çok hoş ve yerinde tespitleri var. Bu bakımdan da roman benim için özel oldu. Anne gözüyle okuduğum için belki de çok etkiledi beni. Bir yerde karakterlerden biri öyle şeyler söylüyor ki; "kötü bile olsa o annemdi" diyor. Çok ama çok etkilendim. Karakterler (ki kim bilir Agatha Christie'nin kaç yüzüncü karakterleri) yine çok özel, incelikle işlenmiş ve etkileyici. Katil ise yine bizi şaşırtmayı başarıyor.


Arthur Calgary ünlü bir jeofizikçidir. Bir kaç sene önce yaşadığı küçük hafıza kaybını önemsemez. Ancak araştırma yaptığı Güney Kutbu'ndan döndüğünde örnekleri paketlemek için kullandığı eski gazetedeki bir fotoğraf dikkatini çeker. Biranda o unuttuğu bir kaç saati anımsar. Ve aslında cinayet ile suçlanan biri için ne kadar önemli olduğunu fark eder.

Benim aldığım zaman yeni baskısı yoktu ancak tam okumaya hazırladığım sırada yeni baskısı çıktı (hep böyle oluyor :) ) Güzel bir Agatha Christie okumak istiyorsanız mutlaka okumalısınız. Ben Canım arkadaşım Biblio gibi çok sevdim. Agatha Christie'nin zirve romanlarından biri bence.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...