Miss Marple etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Miss Marple etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Temmuz 2014 Pazartesi

Agatha Christie - Uyuyan Ölüm


 Uyuyan Ölüm (Sleeping Murder)

Agatha Christie

Altın Kitaplar

2011, İstanbul

ISBN: -978-975-21-0951-3

239 Sayfa

Çeviri: Gönül Suveren 






"Onun yüzünü örtün. Benim gözlerim kamaşıyor, o çok genç öldü..."

Geçen yazımda Agatha Christie'li tarihçemi yazmıştım. O yıllarda Miss Marple'ın sadece bir romanın okumuştum ve çok da sevmemiştim. Yıllar sonra Miss Marple'ı ilk romanından itibaren okuyunca çok sevdim. Bu tatlı kadın hem örgü örerek hem de cinayet çözerek kalbimi fethetti. Ne zaman Miss Marple romanı okusam örgü örme isteği uyandırdı ben de. Bir de bahçeye olan ilgisi takdire şayan. 

Uyuyan Ölüm, Miss Marple'ın son romanı. Bu romanda Ve Perde İndi gibi 1940'lı yıllarda yazılmış. Zaten okurken Miss Marple'ın hareketli olmasından dolayı önce yazılmış olduğu anlaşılıyor. Ben okurken bu durumu fark etmiş fakat üstünde durmamıştım. Bir önceki romanda bahçe işlerini yapamayan Miss Marple bu romanda bahçede gayet rahat çalışıyor. 

Romanı çok sevdim. Muhteşem bir hikayesi var. Her ne kadar katili tahmin etsem de teyit edebilmek için heyecanla sonunu bekledim. Kesinlikle okunmalı. Kitabı okurken şunu fark ettim. Agatha Christie kitaplarını okumayı sevmemin bir nedeni de öykülerin geçtiği ortam. İngiliz kırsalı ve sahillerini çok seviyorum. Özellikle Devon sahilleri. İngiliz evleri, bahçeleri ve çay saatleri çok hoşuma gidiyor. Viktoria döneminde yaşamayı çok isterdim. 

Roman yeni evli genç bir kadın olan Gwenda'nın yıllar sonra İngiltere'ye dönmesi ile başlıyor. Eşinin gelmesini beklerken kendilerine ev bakan Gwenda bir gün bir ev bulur ve çok sever. Kendisini yuvasında gibi hisseder ve satın alır. Onarım çalışmaları sırasında garip şeyler yaşar: Salonda sonradan kapatılmış kapının yerini bilir, çocuk odasındaki duvar kağıdı tam düşündüğü gibidir, bahçede gizlenmiş merdivenleri bulur. Bunlar ona endişe verir ve kuzenin yanına gider. Miss Marple'ın da onlara katıldığı bir gece Malfi Düşesi oyununa giderler. Oyunu çok sever ta ki aktör "Onun yüzünü örtün. Benim gözlerim kamaşıyor, o çok genç öldü..." diyene kadar. Bu sözler, genç kadının gözünün önüne aldıkları evde holde boğularak öldürülmüş bir kadın getirir. Bu kadın Helen'dir. Gwenda delirmeye başladığını düşünürken Miss Marple ona yardım etmeye karar verir. 

Canım yeniden okumak istedi. Ne şahaneydi. Unutmadan film uyarlaması var. Ancak epey bir değişiklik yapmışlar. Yine de izlemek keyifliydi. İzlemek isterseniz burada


Böylece Agatha Christie'nin polisiye romanlarının sonuna geldim. 66 adet kitap okumuşum. Dile kolay. Bu okumalarımı taçlandıran, destek veren Canım Arkadaşım Biblio'ya tekrar teşekkür ederim. Benim için ne kadar değerli olduğunu bu vesile ile tekrar belirteyim. O olmasa bu okumalar bu kadar tatlı olmazdı. Hem okurken hem okuma sonrası fikirlerimizi paylaştık. Yazılarıma yorumlarıyla değer kattı. Tanışmamızı Fowles'a borçluyuz. Zira Canım Biblio'nun Büyücü filmi yazısı ile keşfetmiştim blogunu. Büyücü çok sevdiğim bir kitap olduğu için yorum yazdım hemen. (23 Haziran 2010) Yorumuma hemen cevap veren bu sımsıcak bloggerı çok sevdim. Sonrasında Agatha Christiesever olduğumuzu öğrenince birlikte okumalar yapmaya başladık. Ve böylece büyük bir dostluk gelişti. Hayatımda olduğu için çok mutluyum. Bizi kavuşturan Blogger ve Fowles'a teşekkür ederim. İyi ki varsın Canım Arkadaşım... Seni çok seviyorum... 

10 Temmuz 2014 Perşembe

Agatha Christie - Ölüm Meleği


Ölüm Meleği (Nemesis

Agatha Christie

Altın Kitaplar 

2012, İstanbul

ISBN: 978-975-21-0325-2

192 Sayfa

Çeviri: Gönül Suveren 






Miss Marple'ın en sevdiğim öyküsü sanırım. Fikir çok hoşuma gitti. Gizemli bir olayı çözmek için çıkılan bir gezi. Şahane de bir uyarlaması var. Aslında ben ilk filmi izledim. Normalde kitabını okumadığım hikayenin filmini izlemiyorum. Ama çok sıkıldığım bir gün denk geldim ve izlemeye başladım. Çok sevdim. Zaten orijinal adı da çok etkileyici: Nemesis. Agatha Christie'nin mitolojik ögeleri kullanmasını çok seviyorum (En bariz örnek Hercule'ün On İki Görevi) Nemesis (Öç tanrıçası) benim Yunan mitolojisinde en sevdiğim figürlerden biri. Karanlık bir yanı var çünkü. Zira Nemesis'in annesi gece Tanrıçası Nyks. Nemesis hem soyut bir kavram olarak yer alır mitolojide hem de tanrısal bir varlık. Kavram olarak öcü simgeler. Ayrıca Yunan mitolojisinde Öç tanrıçalarını simgelen üç kız kardeş Erinysler de vardır. Ancak Nemesis daha çok tanrısal öcü simgeler. Erinysler ise daha çok suç işleyen, özellikle adam öldürenin peşine takılırlar. 


Nemesis 

Öyküye gelirsek; Miss Marple Karayip adalarında tatil yaparken ve cinayet çözerken tanıştığı Bay Rafiel'in ölüm haberini okur. Bir hafta sonra ise Bay Rafiel'in avukatlarından bir mektup alır. Mektupta görüşmek istediklerini bildirirler. Miss Marple görüşmeye gittiğinde Bay Rafiel'in ona Nemesis görevi verdiğini öğrenir. Geçmişte yaşanmış bir cinayeti çözme ve katili adalete teslim etme görevi. Ancak bunun için İngiliz kırsalında yapılan ünlü evler ve bahçeleri (böyle bir tura çıkmayı ne çok çok isterim) turuna katılması gerekmektedir. Üstelik cinayeti çözerse Miss Marple ödül de kazanacaktır. Gerçekten de cinayeti çözer ve ödülü alır. Avukatların Miss Marple hakkında konuşmaları çok keyifliydi. Tekrar okumak için sabırsızlanıyorum.   


Yukarıda bahsettiğim gibi başarılı bir uyarlaması mevcut. Tadı kaçmasın bence önce kitabı okuyun sonra filmi izleyin. Bunları mutlaka yapın :)

Filmin linki burada

7 Ekim 2013 Pazartesi

Agatha Christie - Cinayetler Oteli


Cinayetler Oteli (At Bertram's Hotel

Agatha Christie

Altın Kitaplar

1993, İstanbul

ISBN:975-405-406-1

176 Sayfa 

Çeviri: Gönül Suveren




Çeviriden mi kaynaklanıyor bilmem ama çok da iyi değil Cinayetler Oteli. Cinayetler Oteli bitince hemen arkasında Greenshow 'un Deliliği adında bir de uzun öykü var. Açıkçası öykü kitabın sonunda öyle tuhaf duruyordu ki Agatha Christie'ye ait mi? gerçekten böyle bir öykü var mı? diye oturdum araştırdım. Aslında "The Adventure of the Christmas Pudding and a Selection of Entrées" kitabında yer almasına rağmen bizde ki Noel Kekinin Gizemi kitabında bu öykü yok. Zaten bu baskılar iyice karışmış durumda. Neyse ki artık yeni baskılar yapılıyor da sahaflardan aynı kitabı iki farklı isimle almak durumu olmuyor. 

Cinayetler Oteline gelirsek öykü sıradan, cinayet basit, neden gereksiz. Biraz tatsız ve zorlama. Külliyatın tümünü okuyacaklar için ideal. Yoksa Agatha Christie maratonuna bu kitap ile başlamak, başlamadan bitirmeye neden olabilir. En vasatları bile bayıla bayıla okuyan ben bile sevemedim. 

Miss Marple'a Karayip tatili yetmemiş olacak bir de Bertham Oteline dinlenmeye gelir. Tabii yeğeni sayesinde. Çocukken geldiği oteli hafızasında hep canlı tutmuştur. Miss Marple otelin bu kadar yıl sonra bile değişmediğini memnuniyet ile fark eder. Ama bir süre sonra bu değişmemiş hali tuhaf hatta gizemli gelmeye başlar. Bu sırada işlenen bir cinayet ile Miss Marple yine kendini bu olayı çözmeye adar.

Greenshow'un Deliliği ise kısa ama hoş bir öykü. Yine Miss Marple ustalıkla çözüyor cinayeti. Cinayetler Oteli'nden çok daha güzel bir öykü. 



En kısa zamanda izlemediği düşündüğüm uyarlaması burada

5 Ekim 2013 Cumartesi

Agatha Christie - Ölüm Adası


Ölüm Adası (A Caribbean Mystery)

Agatha Christie

Altın Kitaplar

2013, İstanbul

ISBN:978-975-21-1269-8

224 Sayfa

Çeviri: Çiğdem Öztekin




Cömert yeğeninin hediyesi olarak Karayipler'de bir otelde tatil yapan Miss Marple günlerini tatlı gevezelikler ederek geçirirken, Binbaşı Palgrave eski anılarını anlatır. Bu anıların içinde bir de cinayet öyküsü vardır. Miss Marple'a katilin bir fotoğrafını tam göstermek üzereyken adam telaşlanır ve fotoğrafı göstermekten vazgeçer. Ertesi gün Binbaşı'nın ani ölümü elbette Miss Maple'ı şüphelendirir. Üstelik bahsedilen fotoğraf da kaybolmuştur. Adaylar azdır ve Miss Marple, Bay Rafiel ile bu konuyu düşünmeye başlar.

Aslında oldukça etkileyici başlıyor. Bir katilin fotoğrafının olması oldukça ilgi çekici. Tatil atmosferi nedeniyle tatilde okunacak kitaplardan. Çok iyilerden olmasa da ben severek okudum. Cinayetin minicik bir detay ile çözülmesi de hoşuma gitti. Zanlı sayısının az olduğu kitaplardan diyebilirim. 

Miss Marple örgüsünü ördükçe, havalarda soğumuşken benim de canım bir şeyler örmek istedi :) 


2 Ekim 2013 Çarşamba

Agatha Christie - Ve Ayna Kırıldı


Ve Ayna Kırıldı (The Mirror Crack'd From Side to Side)

Agatha Christie

Altın Kitaplar

2012, İstanbul

ISBN: 978-975-21-1416-6

304 Sayfa

Çeviri: Çiğdem Öztekin



Ağ dışarı uçtu ve uzaklara gitti,
Ayna birden boydan boya kırılıverdi
Lady Shalott,
"Lanet üzerime geldi" diye haykırdı. 

Açıkçası bu kitabın önce film uyarlamasını izledim. Film uyarlamasında da birbirinden şahane aktörler aktrisler oynuyorlar. Ama filmi çok da beğenmedim hemencik olaylar çözüldü gibi geldi bana. "Gayet basit" dedim. Uzun süredir de bu kitabı okuma günüm gelince "nasıl ısınır da okurum" diyordum. Nihayet o gün geldi çattı. Malum Agatha Christie'nin en kötü kitabı bile başımın tacı. Başladım okumaya. Hiç de öyle basit falan değilmiş. Baya çetrefilliymiş öykü. Sonra dedim bir de üzerine yeniden filmi izleyeyim. Aaa film de gözüme daha güzel görünmez mi? Demek neymiş ön yargı illetmiş. 

Kitabın Kral Arthur Efsanesi göndermesine de ayrıca bayıldım. Lady Shalott yüreğimi burktu. 

Bizim şeker tonton Miss Marple St. Mary Mead'in yeni haline alışmaya çalışırken, kasaba bir sansasyon ile çalkanır. Ünlü film yıldızı Marina Gregg, Gossington Malikanesini (ki bu bu malikaneyi Cesetler Merdiveni'nden biliyoruz) satın almıştır ve St. Mary Mead'e yerleşecektir. Herkes bu olaydan büyük heyecan duyar, dedikodular yapılır. Sevinçli bir telaş yaşanır. Bir yardım toplantısında gayet sıradan bir kadın olan Bayan Badcock aniden ölür. Ancak bu ölüm hiç de sıradan değildir. Cinayettir ve asıl hedef de bu zavallı kadın değildir... Çözüm Miss Marple'a kalır. 

Daha önce de yazmıştım eskiden ben Miss Marple'ı pek sevmezdim. Ama okudukça zaman ilerledikçe (ben yaşlandıkça :)) daha çok sevmeye başladım. Şimdi çok sevdiğim bir karakter ve iyi ki Agatha Christie, Miss Marple karakterini yaratmış. Romanda daha önce yaşanmış, kütüphanedeki ceset olayına dönüş de çok keyifliydi. İşte bu da kronolojik okumanın faydaları :) 

Siz benim ön yargılarıma bakmayın. Elizabeth Taylor, Rock Hudson, Angela Lansbury'li filmi de izleyin kitabını da okuyun. 

Meraklısına Not: Agatha Christie'nin tarihi romanı benim de en sevdiklerimden Yılan İçini Döktü'nün yeni baskısı yapıldı. Yeni baskıda adı Sonunda Ölüm Geldi meraklılara duyurulur. 



24 Ocak 2013 Perşembe

Agatha Christie - 16.50 Treni


16.50 Treni (4.50 From Paddington)

Agatha Christie

Altın Kitaplar

2011, İstanbul

ISBN: 978-975-21--0467-9

288 Sayfa

Çeviri: Çiğdem Öztekin




Elspeth McGillicuddy noel alşverişini yapar ve trene biner. Bir ara uyuklayan Bayan McGilicuddy uyanır ve manzarayı izlemeye başlar. Bu sırada yandaki raydan aynı yöne giden bir tren yaklaşır. İki tren yan yana giderken bir pencerenin storu açlır ve Bayan McGillicuddy arkası dönük bir adamın bir kadını boğduğunu görür. Bir an ne yapacağını bilemeyen Bayan McGillicuddy felç olmuş gibi dona kalır. O sırada gelen kondüktöre olanları anlatır. Kondüktör pek inanmışa benzemese de yetkililere haber vereceğini söyler. İneceği istasyona gelen Bayan McGillicuddy bir taksi ile yakın arkadaşının evine gelir. Arkadaşı onu kapıda karşılar ve Bayan Mcgillicuddy hemen konuya girer "Jane bir cinayete tanık oldum". Miss Marple önce biraz kendine gelmesini ve sonra olanları anlatmasını ister. Miss Marple yaşı ilerlemesine karşı bu olayı çözmeye karar verir. Kendisine yardımcı olmak için becerikli, zeki genç bir kadın Lucy Eyelesbarrow'u seçer. Genç kadın da yardımı seve seve kabul eder ve araştırma başlar.

Agatha Christie'nin nedense böyle trende geçen roman ve öykülerini seviyorum. Daha önce Mavi Trenin Esrarı ve Doğu Ekspresi'nde Cinayet romanı ve Plymouth Ekspresi öyküsünde treni kullanmıştı. Ama bu sefer konu biraz daha ilginç. Yandaki trende olaya şahit olan yaşlı bir kadına pek fazla güvenilmiyor. Olayları rüyasında görmüş olduğunu düşünüyorlar. Ama Miss Marple inatla araştırmaya devam ediyor ve olayları çözümlüyor.

Romanın hemen hemen bire bir güzel bir uyarlaması var. Yılbaşı döneminde okumanızı öneririm. Ben çok sevdim.

24 Aralık 2012 Pazartesi

Polisiye Okumaları [22 - 31 Aralık 2012]



Yılın son günleri ve soğuk günlerde polisiye okumak ayrı bir keyif. Canım Arkadaşım Biblio ile yılın bu bölümünde mutlaka okuyoruz. Bu sefer sadece Agatha Christie ile sınırlamadık ve okumamızı Polisiye olarak adlandırdık. Sevgili Kitap Delisi Gizem ve İrem Hanım da okumamıza katıldılar. Siz de polisiye okuyarak bize katılabilirsiniz. Blogunuzda minik bir yazı yazarak okuyacaklarınızı paylaşabilir, kitaplar bittikten sonra yorumlarınızı yazabilirsiniz.
Ben bu sefer yine sadece Agatha Christie okuyorum:
  •  Bilinmeyen Hedef – Destination Unknown 
  •  Üç Yanlış Üç Ceset – Hickory Dickory Dock
  • Sonuncu Kurban – Dead Man’s Folly
  • 16.50 Treni – 4.50 from Paddington
  •  Şahidin Gözleri – Ordeal by Innocence
Görsel: Canım Biblio'ya  ait. Canım ellerine sağlık her zaman ki gibi muhteşem...

29 Eylül 2012 Cumartesi

Agatha Christie - Porsuk Ağacı Cinayeti

Porsuk Ağacı Cinayeti (A Pocket Full of Rye)

Agatha Christie

Altın Kitaplar

2006, İstanbul

ISBN: 975-21-0172-0

175 Sayfa

Çeviri: Gönül Suveren


 

Bir şarkı söyle. Altı peni, bir cep dolusu çavdar
Böreğin içinde pişirilen yirmi dört karatavuğun şarkısını
Börek kesildiği zaman karatavuklar ötmeye başlamış.
Tam krala göre bir yemek değil mi bu?
Kral, hazinesindeymiş. Parasını sayıyormuş.
Kraliçe odasında ekmekle bal yiyormuş.
Hizmetçi bahçede çamaşırları asıyormuş.
Bir serçe gelerek burnunu gagalayıvermiş.

 
Yine Agatha Christie'nin bir çocuk tekerlemesinden esinlenerek işlenmiş bir cinayet romanı. Bir polisiye romandan beklenilenleri fazlasıyla karşılıyor. Tek takıldığım nokta Miss Marple'ın -evet bu bir Miss Marple romanı- olaya dahil olma şekli. Biraz zorlama gibi geldi bana. Güya eski hizmetçisini merak ettiği ve polise onun ile ilgili bilgi vermek için kalkıp olay mahaline geldiğini söylüyor. Onun dışında gayet iyi kurgulanmış bir cinayet. Katili tahmin etmek oldukça güç.

Zengin bir iş adamı Rex Fortescue ofisinde bir bardak çay içerken aniden fenalaşır ve ölür. Arkasından genç karısı ve hizmetçisi de ölünce işler tam bir karmaşa halini alır. Müfettiş Neele, Miss Marple'ın yardımını alarak bu işi neticenledirir.
 
Nispeten daha kısa olan roman hoş vakit geçirmek için ideal Christie'lerden. Uyarlaması burada.

Romanda sıkça geçen porsuk ağacını merak ettim. Okurken araştırdım ve gerçekten zehirli meyvelere sahip olduğunu öğrendim. Ne çok nebatat var hakkında birşey bilmediğimiz diye de şaştım. Nasıl bir şey derseniz sizin için bir fotoğrafını iliştiriyorum :)
 
 
 
 

27 Eylül 2012 Perşembe

Agatha Christie - Zarif Bir Cinayet Gecesi



Zarif Bir Cinayet Gecesi (They do it with Mirrors

Agatha Christie

Altın Kitaplar

1987, İstanbul

167 Sayfa

Çeviri: Gönül Suveren





Uzun zaman oldu Agatha kitapları biteli ama ben bir türlü yazamadım. Yepyeni bir yaşam tarzımız oldu. Hem kızımın kreşe başlaması hem benim okul hayatımdaki bazı değişiklikler bilgisayar başında uzun saatler geçirememe neden oldu. Bu arada kurabiyem hastalandı iyileşti, onun doğum günü partileri derken ben hastalandım. Bugün dersten çıkar çıkmaz hasta hasta oturdum bilgisayar başına ve yazayım dedim. O kadar uzun zaman oldu ki okuyalı, neredeyse katili bir an anımsayamadım :)

Bu kitabı önce bulamamıştım ve Sevgili Black Eagle bana göndermişti (Kargoda yapamadım :( özür ). Sonra başka bir arkadaşım Sevgili Suzan bana bu kitabı bulup göndermişti. Böylece okuyabildim. Miss Marple'lı başarılı bir roman Zarif Bir Cinayet Gecesi. Kitabın ismi bence fena değil en azından Yürüyen Ceset adından daha başarılı sanki. 

Miss Marple'ın çok eski arkadaşı varlıklı bir kadın olan Ruth Van Rydock kız kardeşi için çok endişelenmektedir. Bu durumu Miss Marple'a açar ve ondan yardım ister. Miss Marple seve seve kabul eder ve Ruth'un kardeşinin evine gider. Miss Maple Ruth'un kardeşi Carrie Louise'i yıllar sonra tekrar görür ve onun biraz gerçekler ile pek ilgisi olmadığını keşfeder. Evde kalanları tek tek inceleyen Miss Maple bir anda kendini bir cinayetin ortasında bulur ve cinayeti çözmek ona kalır. Katil ve cinayet çözümü gayet hoş ve gizem dolu. 

Çok keyifli ve sürükleyici bir kitap. Hazır sahaf festivali başlamışken denk gelirseniz alın derim. Ben çok severek okudum. Henüz izlemediğim uyarlaması burada

Edit (26.08.2014): Ne mutlu Altın Kitaplar bu ara yeni pek çok baskı yaptı. Çok uzun süre aradığım bir kitabın yeni baskını görmek çok mutlu edici. Kapağın içerikle pek bağlantısını kuramasam da yenilenmiş olması yeterli sanki. İki çeviri arasında yaklaşık 60 sayfalık bir fark var. Alıp bakmakta fayda var. 



1 Eylül 2012 Cumartesi

Agatha Christie - Cinayet İlanı

Cinayet İlanı (A Murder is announced)

Agatha Christie

Altın Kitaplar

2010, İstanbul

ISBN: 978-975-21-0910-0

240 Sayfa

Çeviri: Gönül Suveren




 
Sonra beklenmedik bir anda iki kez tabanca sesi duyuldu. Kurşunların vızıltısı odadakilerin neşesini kaçırıverdi. Birdenbire oyunun oyunluktan çıktığını fark etmişlerdi...
 
Cinayet İlanı, katili açısından çok farklı bir roman. Katili ima ederek okumamış olanların keyfini kaçırmaya niyetim yok. Aslında A.C. kitaplarını okurken aldığım büyük keyfi yazarken yaşayamıyorum. Çünkü katili bir şekilde deşifre etmek ve okumamış olanların tadını kaçırmak istemem. Bunu bir kere bir filmde çok yakın bir arkadaşıma yapmıştım o günden sonra bir daha yapmadım. [Tülay'cığım Kusursuz Dünya filminde Kevin Costner'ın öldüğünü söyledim için hala üzgünüm :( ] Katili ima etmemek için bin dereden su getirmeye çalışıyorum kimi zaman, kimi zamanda kısaca "şahane mutlaka okuyun" gibi klişelere sığınıyorum. Zaten biliyorum ki Roger Ackroyd'un sonunu yazan bir gazeteye kin kusmuştur kendisi haklı olarak. Sanırım Agatha Teyzem kitaplarını yazarken benim yorum yazdığım kadar zorlanmamıştır.
 
Cinayet İlanı'na gelirsem; belirttiğim gibi katil büyük bir sürpriz ve cinayet işlenmeden bunun ilan edilmesi de çok radikal ve hoş. Bu bakımdan başarılı bulduğum bir A.C romanı oldu. Başrolde Miss Marple var. Oldukça başarılı Miss Marple cinayet çözümünde ancak finalde yapılan minik oyunda Miss Marple biraz komik duruma düşmüş bence. Bu nokta biraz gereksiz gibi geldi bana katil kendini zaten ele veriyordu.
 
Chippin Cleghorn köyü sakinleri yerel gazetede bir ilan görürler: 29 Ekim Cuma günü saat 18.00'da Little Paddocks'ta bir cinayet işlenecektir. Bu ilanı okuyan dostların davetiye beklemeyerek Little Paddocks'a gelmeleri rica olunur.
 
Little Paddocks'da yaşayan Letitia Blacklock dostları önce merak ve endişe duyarlar. Sonra bunun son zamanlarda moda olan bir cinayet oyunu olacağını düşünürler. Aynı şekilde Bayan Blacklock'ta evinde kalan yeğeninden kuşku duyar. Yeğeni kesin bir şekilde ilanı kendisinin vermediğini söyler. Böylece meraklı dostları karşılamak ve olayı anlamak için hazırlık yaparlar. Gerçekten de yakın dostlar ilan dışında herşeyi bahane ederek belirtilen saatte eve gelirler. Ama şaka biz Türklerin güzel tabiriyle kaka olur ve gerçekten biri ölür.
 
Değişik bir A.C. romanı okumanız şiddetle tavsiye olunur. Ayrıca bu roman A.C.'nin 50. romanı olması nedeniyle de ayrı öneme sahip. Roman ilk yayınlandığında Londra Savoy otelinde büyük bir tanıtım ve kutlama partisi yapılmış. Henüz izlemediğim uyarlaması burada. Ben de en kısa zamanda izleyeceğim.
 
 
 
 

7 Mart 2012 Çarşamba

Agatha Christie - Cinayet Reçetesi




Cinayet Reçetesi (The Moving Finger)

Agatha Christie

Altın Kitaplar

1976, İstanbul

190 Sayfa

Çeviri: Gönül Suveren






Roman Miss Marple'ın 3. romanı. 1942 yılı Agatha Christie için oldukça verimli bir yıl olmuş. Aynı yıl hem Cesetler Merdiveni'ni hem en başarılı romanlarından biri Beş Küçük Domuz'u hem de Cinayet Reçetesi'ni yazmış. Kitabın adı konusunda Canım Arkadaşım Biblio ile itirazımız var. İlk basımında (Daktilodaki Parmak,  Akba, 1962; Arsenik, Başak, 1978; Esrarengiz Kalem, Ak, 1978; Zehirli Kalem, Şilliler, 1980; Cinayet Reçetesi Altın, 1979, Altın) adı gayet mantıklı iken sonra bu ada nasıl gelinmiş bilemiyorum. Ancak adını tutarsız bulsam da kapağı beğendiğimi de söylemeliyim.

Bu kitabın en hoş yanı çok hoş iki aşk hikayesinin de gelişmesi. Ben bu yönünü de çok sevdim. Diğer yandan Miss Marple kitabın son 40 sayfasında ortaya çıkması insanda epey bir merak uyandırıyor. Hatta bir ara "sanırım ben yanlış hatırlıyorum bu bir Miss Marple romanı değil" diye kendimden şüphe duydum. Kitabın yeni baskısı bildiğim kadarıyla yok. Ben de sahaftan buldum. Bu keyifli kitap umarım yeniden basılır mantıklı bir ad ile :)

Öykümüz Jerry Burton'un doktorunun İngiliz kırsalında küçük bir kasabada dinlenmesini önermesiyle başlıyor. Bunun üzerine Lymstock'ta  karar kılıp kardeşi ile bir ev kiralarak kasabaya yerleşirler. Önceleri hayat normal bir kasaba yaşantısı gibidir. İnsanlar candan fakat meraklıdır. Günler böyle sakin geçerken  bir gün postadan imzasız bir mektup çıkar. Önceleri mektubu çok dert etmeyen Jerry ve Joanna daha sonra kasabadaki diğer kişilere de aynı tarz mektuplar geldiğini öğrenince şaşırırlar. Ancak yine de çok sorun olmaz ta ki bu mektup yüzünden bir kadın intihar edene kadar.

Çok akıcı, çok güzel bir kitap. Yine katil tahminimde başarılı olamadım. Henüz izlemediğim uyarlaması burada.

Edit (26.08.2014): Kitap yeni baskısını yaptı ve gayet hoş bir isimle basıldı. Kapak gayet güzel. Çeviri Çiğdem Öztekin'e ait. Yeni baskısında sayfa sayısı 232 eski baskısında 190. Sanırım çeviriler arasında çok da fark yok. Ama elbette yeni baskısını almalı, ikinci okumada ondan okumalı. 


21 Aralık 2011 Çarşamba

Agatha Christie - Cesetler Merdiveni


Cesetler Merdiveni ( The Body in the Library)

Agatha Christie

Altın Kitaplar

2010, İstanbul

ISBN: 975-405-491-6

176 Sayfa

Çeviri: Gönül Suveren




Bu roman Miss Marple'ın ikinci romanı. Agatha Christie sanırım üst üste Poirot romanı yazmaktan sıkılmış ve bu yüzden 1941'de Tommy ve Tuppence, 1942 yılında da Miss Marple'a dönüş yapmış. İyi de olmuş gerçekten. Hem Tommy ve Tuppence'i, hem de Miss Marple'ı ikinci romanlarında daha çok sevdim.

Ancak bu kitabı okuyan herkes gibi tek itirazım Türkçeleştirilirken isminde yapılan oynama. Bariz bir şekilde "Kütüphanedeki Ceset" adı seçilmişken neden Altın Kitaplar "Cesetler Merdiveni"nde ısrarlı. Çok da gizemli bir isim "Kütüphanedeki Ceset". Umarım bu isim değişir.

Bunu bir yana bırakırsak olay gerçekten çok gizemli başlıyor. Kendi hallerinde bir çift olan Bantry'lerin kütüphanesinde genç bir kızın cesedi bulunur. Karı koca bu olaya anlam veremezler. Polisi çağırırlar ve soruşturma başlar. Bayan Bantry cinayetlere meraklı olan yakın arkadaşı Miss Marple'ı davet eder ve onun olayı çözmesini ister. Soruşturma yakında otelde kalan Jefferson ailesine uzanır. Miss Marple ve Bayan Bantry de otele giderler. Olay uzun süre gizemini korusa da Miss Marple ufacık bir detay ile olayı çözüme ulaştırmayı başarır.

Kitapta bir kaç hoş detay dikkatimi çekti. Jefferson'un torunu cinayet meraklı olduğunu söylerken kendisinde Dorothy Sayers'ın, Agatha Christie'nin ve Dickson Carr'ın imzaları olduğundan bahseder. Agatha Christie'nin kendi adını zikretmesine ilk kez rastladım. Ayrıca Dorothy Sayers, Agatha Christie ile aynı dönemde polisiye romanlar yazan bir yazar rakibi olmasına rağmen onun adını anması gerçekten şahane bir şey. Dickson Carr'ı Canım Arkadaşım Biblio okumuştu. Biblio'nun yorumları burada ve burada.

Diğer hoşluk ise en sevdiğim aktristlerden Vivien Leigh'ın adının zikredilmesi.

Keyifle okudum, katili tahmin edemedim bir iki adayım vardı ama tuturamadım.

15 Nisan 2011 Cuma

Agatha Christie - Ölüm Çığlığı


Ölüm Çığlığı (Murder at the Vicarage)

Agatha Christie

Altın Kitaplar

2006, İstanbul

ISBN: 975-405-303-0

174 Sayfa

Çeviri: Gönül Suveren





Aslında tercih etmem gerekse Agatha Christie karakterlerinden elbette Poirot'yu tercih ederim. Miss Marple bana eskiden çok bilmiş gibi gelirdi. Nedense öyle bir imaj oluşmuş kafamda. Ancak Miss Marple'ın bu ilk romanında kendisini çok sevdim. O mahçup halleri, bildiğini ima ederken naif duruşu ile gönlümü kazandı. Ben Miss Marple romanlarını okuyalı yıllar olmuş, nedense aklımda kalan bu çok bilmiş imajı Ölüm Çığlığı ile silindi gitti. İnsan yıllar için de gerçekten ne kadar değiştiğini böylelikle anlayabilir. Heraklitos boşuna "ποταμοῖσι τοῖσιν αὐτοῖσιν ἐμϐαίνουσιν, ἕτερα καὶ ἕτερα ὕδατα ἐπιρρεῖ" "Aynı ırmakta iki kere yıkanmaz" dememiş.  (Aslında Yunancadan bire bir çevirdiğimiz de bu cümle ortaya çıkmıyor ancak çok bilindiği için bu cümleyi yazdım)

Beni yine ters köşeye yatıran bir Agatha Christie romanı oldu. Mavi Trenin Esrarı'nda katili tahmin ettim diye bir havalanınca, bu kitapta o havam sönüverdi. Galiba fazla radikal tahminlerde bulundum.

St. Mary Mead'de pek de sevilmeyen Albay Protheroe, rahibin evinde ölü bulunur. Sevilmediği için de şüpheler onu sevmeyenlerin üzerinde yoğunlaşır.  Bu arada köyün yaşlı kızları arasında dedikodular ayyuka çıkar. Ancak olaya farklı bakış açıları getiren Miss Marple rahibin dikkatini çeker. Gerçekten de olayı polisten önce Miss Marple çözer ve herkesi şaşırttır.

Çok sevdiğim A.C.'ler listesine bu kitabı da ekledim. Çok severek, heyecan ve ilgi ile okudum. Hatta son bir kaç sayfayı serviste eve dönerken okudum, yanıma da kimse oturmasın diye bol bol dua ettim. Neyse servis tenha idi rahatla kitabımın sonunu okudum.

Miss Marple ile tanışmak için çok güzel bir başlangıç.

Miss Marple güldü. "Büyükannem ne derdi biliyor musunuz? 'Gençler yaşlıların aptal olduğunu düşünürler, yaşlılar ise gençlerin aptal olduğunu bilirler' "

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...