Virginia Woolf
İletişim Yayınları
2010 İstanbul
ISBN: 978-975-470-827-1
244 Sayfa
Çeviri: Seniha Akar
Orlando, edebiyat tarihinin en özgün ve en ilginç öykülerinden biri bana göre. Ağır ve kasvetli iki romanın ardından Orlando bana o kadar eğlenceli geldi ki... Virginia Woolf'un kanımca en rahat okunan kitabı. Bazı yazarlara göre fantastik olarak nitelendirilen Orlando bence fantastik öğeler barındırmakla birlikte yine de Virginia Woolf'un elinden çıktığı gayet net olan çok özgün bi eser.
Orlando -Yaşam Öyküsü- adı ile 1928 yılında yayınlanan kitap, Mina Urgan'ın belirttiğine göre üç ağır kitabın - Jacop'un Odası, Mrs. Dalloway, Deniz Feneri- ardından biraz dinlenmek ve eğlenmek amacıyla yazılmıştır. Virginia Woolf günlüklerinde "Eğlence istiyorum, fantezi istiyorum" diye yazmıştır.
Kitapda yaşam öyküsü anlatılan kişinin iki temel fantastik öğesi vardır. İlki 300 yılı aşkın bir yaşam süresi - ki kitap yayınlandığında Woolf hala yaşadığını belirtir- ikincisi ise kitabın ilk yarısında erkek olan Orlando'nun kitabın ikinci yarısında uzun bir uykudan sonra kadına dönüşmesidir. Bütün bunlara ilave olarak maceralı bir hayat yaşar. Kraliçe Elizabeth'in gözüne girer, Rus bir Prenses ile aşk yaşar, İstanbul'a elçi olarak gelir ve burada evlenir, Sonra bir süre Bursa'da yaşar v.s... Orlando'nun İstanbul günlerini okurken "Puslu Kıtalar Atlası" tadı aldım. Virginia Woolf'un okuduğum üç kitabında da bir İstanbul bahsi geçiyor. Virginia Woolf'un iki kez İstanbul'a geldiği bilinmektedir. Hatta ikinci gelişinde Bursa'da gitme fırsatı bulmuştur. Orlando da İstanbul günlerini daha sonraları mutlulukla anımsar.
Virginia Woolf kitabını aşık olduğu Vita Sackville - West'e ithaf etmiştir. Orlando'nun cinsiyet değişiminin nedeni budur. Virginia Woolf'a göre Vita Sackville - West erkekliği ve kadınlığı birleştirmiş bir yaratıktı.
Orlando'nun 1992 yılında yapılmış bir de filmi var. Okuduklarımın filme ne derece aktarıldığı merakımı uyandırdı. Bulabilirsem izlemeye düşünüyorum.
"Genç bir erkekken nasıl ısrarla kadınların itaatkar, iffetli, mis kokulu ve şık olmalarını istediği geldi aklına. "Artık bu isteklerin bedelini kendi benliğimden ödemem gerecek" diye düşündü, "çünkü kadınlar (bu cinsiyette kısa deneyimine bakılırsa) doğuştan iffetli, itaatkar mis kokulu ve şık değiller. Onlarsız yaşamın zevklerinden hiç birini tadamayabilecekleri bu güzellikleri ancak bunaltıcı bir disiplinle elde edebilirler. Saçların yapılması var diye" düşündü, "yalnızca bu bile sabahımın bir saatini alır; aynaya bakmak var, bu da bir saat; balenlenip korselenmek var; yıkanıp pudralanmak var; ipekliden dantele, dantelden mat ipeğe üst baş değiştirmek var, yıllar yılı iffetli olmak var..."
Şimdiye kadar okuduğum en hoş empati örneği. Okunması tarafımdan tavsiye olunur.
Yazından sonra Orlando'yu yeniden okuyasım geldi, şair ya da yazar olma çabaları vardı yalnış hatırlamıyorsam, kağıt kalemlerle geçen bölümü çok hoşuma gitmişti :) Filmi de bulmuş ama henüz izleyememiştim, ona da heveslendim tekrar.
YanıtlaSilOkuduğun ve okuyacağın kitaplar kısmında iki çok sevdiğim kitap altalta gelmiş =) Son yorumlarımda klasik oldu ama yine yazayım "Jacob'un Odası'nı merakla bekliyorum" Hatta benim için biraz uzunca tutarsan yazıyı çok daha mutlu olacağımı ekleyeyim :)
Sevgili Biblio; Jacob'un Odası'nı gayet titiz bir şekilde okuyorum ve sanırım bu yüzden Virginia Woolf ayım kasıma sarkacak gibi. Senin çok sevdiğini bildiğim için ağır ama emin adımlarla ilerliyorum.
YanıtlaSilVe Beyaz Geceler sözümü hemen tutacağım... Bu sefer ertelemek yok. Sevgiler...