Atilla Oral
Demkar Yayınevi
2008, İstanbul
ISBN: 978-9944-0055-1-7
379 Sayfa
Geçen sene blogumda 1 Mart Üsküdar Faciasının yıl dönümünde yazdığım yazıya "17 Ağustos İzmitliler için ne kadar kederli bir gün ise 1 Mart da öyle bir gündür." diye başlamıştım. Bu kitabı okuduktan sonra ise ne yazacağımı şaşırmış durumdayım. Bazen kader diyerek vicdanımızı ve acımızı hafifletmeye çalışırız ya, bu elim olayda da öyle denmiş. Üzerinden yıllar geçmesine rağmen bilimsel hiç bir araştırma yapılmamış olan Türk Denizcilik tarihinin en acı sivil deniz kazası olarak tarihe geçen bu faciadan üzülerek görüyorum ki genç kuşağın haberi bile yok. Biraz karışık bir giriş oldu sanırım. Üzüntümü mazur görün.
1 Mart 1958 yılında parçalı bulutlu bir cumartesi öğleni. Saat 12.15 dolayları. Karamürsel'den denizin patladığı bilgisi geliyor. O yıllarda devlet daireleri ve okullar cumartesi yarım gün. İzmit'in karşı kıyısındaki Gölcük ve Karamürsel'de lise yok. Kara yolu bozuk, yok denecek kadar kötü. Karşı kıyıdan hem pratik hem ekonomik olduğu için öğrenciler vapur ile okula geliyor. Kaptan denize bakıyor. Fırtına gelmek üzere. Vapurun kalmasına 5 dakika var. Hemen kalkmak için gerekli direktifleri veriyor. Hatta erken kalktığı için vapuru kaçıranlar var ve sonradan fark ediyorlar aslında ölümü kaçırdıklarını. Vapur denize açılıyor, çok geçmeden rüzgar şiddetleniyor. Kaptan köşkü uçuyor, yolcular panik halde. Can yeleklerini giyiyorlar. Bir kaç dakika daha dayanan Üsküdar vapuru bir anda batıyor. Geriye sadece 40 kadar yolcu hayatta kalıyor. Ölenlerin ise tam sayısı bilinemiyor. Bazı kaynaklar 148, bazıları 250, bazı kaynaklar 400 kişi diyor. Tıpkı 17 Ağustos'da resmi rakamların aşağıya çekilmesi gibi. Sadece abonmanlı yolcuların sayısının 250 olduğunu, çok sayıda biletli yolcunun olduğu biliniyor. Zaten hayatta kalanlar da bunu söylüyor "400 kişi kadar vardı".
Sorumlu kim? Körfez'e eski, yolcu sayısını kaldıramayacak kadar küçük vapur koyan şirket mi? Fırtınayı göre göre denize açılan kaptan mı? Yoksa fırtına mı?
İzmit Körfezini gördünüz mü? Dünyanın en dar körfezlerinden biridir. Bu denizde kopan fırtına ne kadar büyük olabilir. Dönemin yetkilileri tayfuna benzetmişler o gün yaşanan fırtınayı ve kaptan bu işin suçlusu olarak ilan edilmiş, o kazada hayatını kaybeden kaptan.
Ölenlerin çoğu daha lise öğrencisi. Bu olaydan sonra Karamürsel ve Gölcük'e lise yapılmış. Her faciadan sonra olduğu gibi sonradan akıla gelmiş. Daha acı olanı çoğu ölenin bulunamaması. Yardım sever balıkçılar günlerce denizi taramasına rağmen kaybolan insanlar.
Üzerinden uzun yıllar geçti bu olayın ama bana göre bugün yaşanmış kadar acı. Bir kaç önlemle hiç yaşanmayabilirdi. Bende bu yazıyı yazmaz, bu kitabı okumazdım. Dediğim gibi genç kuşak böyle bir olayın bile yaşandığından habersiz.
Atilla Oral'a bu güzel çalışması için teşekkür ediyorum. Kazanın 50. yıl dönümü için hazırladığı bu kitapta her ayrıntıya yer verilmiş. Umarım hala görgü tanıkları hayatta iken bir bilimsel çalışma yapılır.
Bugün 1 Mart benim için hüzünlü bir gün... Tüm hayatını kaybedenleri rahmetle anıyorum...
Şu kader de olmasa insan kime atar sucu bilmiyorum. Kader yanlış yorumlanır yanlış bilinir hep... aslında kader seçimlerimizin Allah tarafından bilinmesidir.. Seçimlerimizi yaşadıklarımızı Allahın yönledirmesi değil... tabiki elimizde olmadan irademiz dışında yaşanılan olumsuzluklar vardır. Bu imtihan dünyasında sabrımızn ölçülmesi için gereklidir ancak yaşadığımız olumsuzların genellikle müsebbibleri bizleriz.....yazı etkileyici ne kadar içten yazıldığı belli... Allah tevekkül sahibi eylesin hepimizi... sanki hayAtımız yaptığımız yanlışlara ağıttan ibaret gibi... ellerinize daha çok yüreğinize sağlık...
YanıtlaSilteşekkür ederim... gerçekten beni üzen bir olaydır her yıl yeni yaşanmışcasına anarım rahmetle. Sevgiler
YanıtlaSilarkadaşım çok üzgünüm..
YanıtlaSilbende yeni duyuyorum..
tüm arkadaşlarımada sayfanı mail atıyorum..
Sevgili Zeynep ne kadar güzel düşünce bu teşekkür ederim
YanıtlaSilne yazık ki ben de bilmiyordum:(..kitabı da okumalıyım.
YanıtlaSilİzmit Lisesi'nde, 1 Mart 1958'deki Deniz Faciasında ölen kişilerin isimlerinin yazdığı bir köşe vardı. O zaman, olayı öğrendiğimde çok etkilendiğimi, içimin titrediğini hatırlıyorum. Kazada ölmek her yaştaki insan için kötü bir son. Ama beni en çok etkileyen, benimle aynı yaşta olan insanların ölmüş olduğunu öğrenmek olmuştu. Şimdi bakınca, olayın ciddiyetini daha iyi anlıyorum. O zaman kendimizi büyük zannederdik. Aslında çocukmuşuz ve o gün ölenler de daha çocukmuş. Bunu bilmek bile ne kadar üzücü...
YanıtlaSilÇok güzel yazmışsın Tülay evet o lisemizdeki köşe beni de etkilerdi.
YanıtlaSilÇok acı ve maalesef hala ders çıkarmayanlar var :(
Ben eski gazate başlıklarından birinden öğrenmiştim.
YanıtlaSilYanlışlıkla yorumu gönderince yarım kaldı.Beni çok üzen bir olay,daha ne kader hikayeleri vardır bu memlekette diyorum.Beni çok üzdüğünden okuyabilirmiyim kitabı bilmiyorum.Yazınız çok güzel, bu konu da olması da.En azından hatırlayanbirileri var diye geçiriyor insan içinden.
YanıtlaSilMutlaka bilinmeyen ne acılar yaşadı insanoğlu. Teşekkür ederim yorumunuz için. Okunmak ve aynı duyguları paylaşmak çok güzel.
YanıtlaSilÜlke olarak Türkiye'de neden insan hayatına önem verilmez, hala anlayabilmiş değilim!
YanıtlaSilBu tip olaylar tamamen insan hayatına önem vermemekten kaynaklanıyor bence! Maden kazalarını kanıksadık neredeyse, değil mi?
Almanya anayasasının ilk maddesini Mehmet Altan'dan öğreniyorum dün akşam TV'de: alman anayasasının amacı "İnsan hayatını korumaktır." yoksa arkadaşın da dediği gibi kadere suç atmakla işin içinden sıyrıldığını zannedenler kader kavramı hakkında birşey bilmiyorlar...
Çok teşekkür ederim çok güzel bir yorum ve maalesef kanıksadık artık bu faciaları. Ne kadar acı hepimiz kendimizi değersiz hiseddiyoruz. Umarım bu böyle gitmez. Sevgiler...
YanıtlaSilGeçen yıldı sanırın , İZ tv de belgeseli yayınlandı. Kurtulanlarlar ve yakınlarıyla röportajlar vardı.Eşim ve ben doğma büyüme Üsküdarlı olduğumuz için bu çok ilgimizi çekmişti...Özellikle vapuru kaçıranların ruh hali o kadar iyi yansıtılmıştı ki...
YanıtlaSilteşekkür ederim böyle bir belgesel olduğunu bilmiyordum keşke daha çok kişiye ulaşsa. Sevgiler teşekkürler
YanıtlaSilÜsküdar Faciasında Teyzem Mine Altuncu vefat edenler arasındadır.
YanıtlaSilAnlatılanlara göre ; arkadaşlarının ısrarına rağmen komşusunun 2 çocuğunu bırakmaz onlarla birlikte ölür...
Dünyalar güzeli teyzemin seçimi
kaderini belirler.Mezarı boştur.
Onu tanıyan ulaşabileceğim sınıf arkadaşı varmıdır ?
Beril Altuğ
Sevgili Beril
YanıtlaSilÇok üzüldüm ne kadar acı... O kadar üzgünüm ki şu an ne yazabilirim bilmiyorum.
Sınıf arkadaşlarına ulaşabilirsin sanırım. Okulundan sınıf listesine en azından ulaşılabilinir. Keşke bu acıyı yaşayanları bir araya getirecek bir anma töreni yapılabilse.
çok acı ve ibret verici bir olay. izmit Körfezi deniz taşımacılığına ve denizci eğitimine çok elverişli bir coğrafyadır. Buna rağmen İzmit halkı hala denizden ziyade kara yolculuğunu tercih eder. Bu gün İzmit Körfezinde yüksek teknolojiye haiz deniz araçları ile hızlı ve ekonomik tarifeli seferler yapılmasına rağmen halk çoğunlukla kara yolculuğunu tercih etmektedir. Diğer taraftan İzmit kökenli denizcilerinde sayısı aslında olması gerekenden azdır. Ben bu duruma, Üsküdar faciasının etkisinin büyük olduğuna inanıyorum.Kazanın olduğu tarihte İzmit nüfusu çok daha azdı ve hemen hemen her aileye tekabül eden kayıplar oldu. Bence bu durum İzmit halkının bilinç altına etki ederek denize arkasını dönmesine sebep oldu. Bu bir yorum ama biliyorumki bu gün 9 Eylül Üniversitesinde genç bir akademisyen kardeşim bu konuyu araştırıyor. Bu araştırmaların yaygınlaşması ve derinleşmesini isterim. İsterim ki artık bir daha böyle bir kaşık suda gemilerimiz batmasın..
YanıtlaSilSize katılmamak mümkün değil çok acı şeyler yaşanmış deniz taşımacılığının gelişmesi aslında çok güzel olur böylece trafik kazalarında her yıl gereksiz kayıplar yaşanmaz.
YanıtlaSil