5 Ocak 2010 Salı

David Ball-Haç ve Hilal


Haç ve Hilal - Savrulan Yürekler

David Ball

Literatür Yayıncılık

2005 İstanbul

ISBN:975-04-0274-X

490 Sayfa

Çeviri:Ayşegül Gürsoy





Haç ve Hilal - Kavuşan Yürekler

David Ball

Literatür Yayıncılık


2005 İstanbul

ISBN: 975-04-0348-7

613 Sayfa

Çeviri: Ayşegül Gürsoy





Tarihi Romanları çok seviyorum... Literatür Yayınlarının Tarihi Roman serisine bayılıyorum. Haç ve Hilal 2009'un son ve benim 2009'da okuduğum en güzel kitabıydı. Kitap iki ciltten oluşuyor I. Cilt Savrulan Yürekler; II. Cilt Kavuşan Yürekler

İlk sayfadan itibaren akan, sürükleyen anlatımı ile oldukça kalın iki kitap bir solukta okunuyor. [Gerçi benim meleğim biraz uzun bir solukta okumama neden oldu :) ]

Kitabın konusu bizlere de çok uzak değil... Roman 1552 yılında Malta'da başlıyor ve 1565 yılında Kanuni Sultan Süleyman'ın Malta Seferine kadar olan tarihsel dönemi kapsıyor. Üç gencin Nico, Maria ve Christien'ın kimi zaman ayrı kimi zaman içiçe geçen maceralarını anlatıyor.

Nico Malta'dan kaçırılıp önce Cezayir'de köle yapılır, daha sonra Turgut Reis tarafından saraya sunulur ve devşirme olur.

Nico'nun ablası Maria okuma yazma öğrenme aşkı ile yanıp tutuşur. Bu idealini gerçekleştirir ve hayatı baştan aşağıya değişir.

Christien cerrah olmayı ister ancak babası onu daha bebekken St. Jean Şövalyelerine adar. Sözünden dönemeyen Christien kendini Malta'da bulur.

Romanda en önemli mesaj önyargıların zamanla nasıl eriyip gittiği, nefret ettiğimiz insanı yakından tanıyınca nefretin yerini hayranlığın nasıl aldığı.

Müslüman ve Hıristiyan dünyanın çarpıştığı güçlü destansı bir roman Haç ve Hilal.

Kitapda beni en etkileyen bölümlerden birinden minik bir alıntı:

"Kovadan iki kez su içmeyi başaranlardan biri olan irikıyım adamı gözetliyordu. Adamın elleri kocaman ve pütür pütürdü. Ensesi kalındı, kolları adeta bir kas yığınıydı. Nico, onun bir nalbant olduğundan emindi. Hemen yanı başında yatan karısına ve bebeğine göz kulak oluyordu. Birden Nico adamın ikinci yudum suyu yutmadığını farketti. Adam öne eğilip suyu bebeğin ağzına bıraktı. Bebeğin suyu içmesine çok dikkat etmesine rağmen, bu kıymetli sıvının büyük bir kısmı bebeğin yanaklarından süzülüp gitti. Nico durumu iyice göremiyordu ama bebeğin çok hasta olduğunu düşündü. Bebek ne kıpırdıyor ne gözlerini açıyordu. Sonra adam dikkatini karısına yöneltti; kadın da yaralanmış gibiydi. Her hareket, kadının acıdan kıvranamasına neden oluyordu. Nalbant, karısının başını şefkatle dizlerine yasladı ve onu öper gibi yaptı.Kadın inleyip aksırınca kalan azıcık su da etrafa saçıldı."


David Ball'ın diğer romanı Çöl İmparatorluğu da yine Literatür Yayınları tarafından basıldı. Bu kitabı da okumayı çok isterim.

3 yorum:

  1. merhaba
    bu blogu yeni keşfettim çok hoşuma gitti sizi takip edeceğim sevgiler

    YanıtlaSil
  2. hoşgeldin Sevinç
    beğenmene çok sevindim...

    YanıtlaSil
  3. Mükemmel ötesi bir kitap şiddetle tavsiye.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...